Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Yusuf Hayaloğlu Sözleri

Sayfa İçeriği: Yusuf Hayaloğlu Sözleri, Yusuf Hayaloğlu Sözleri 2019, Yusuf Hayaloğlu Sözleri Twitter, Yusuf Hayaloğlu Aşk Sözleri, Yusuf Hayaloğlu Ait Sözler, Anlamlı Yusuf Hayaloğlu Sözleri, Yusuf Hayaloğlu Sözleri Kısa, Özlü Yusuf Hayaloğlu Sözleri

Söz yazarı olan 2009 yılında aramızdan ayrılan Tunceli doğumlu Yusuf Hayaloğlu'nu rahmet ile yâd ediyoruz. Yusuf Hayaloğlu'na ait en güzel sözleri bu yazımızda sizler için derleyip topladık.

Yusuf Hayaloğlu Sözleri

Editör Seçimi: Beni öldürüyorsun, git. Kalmasın sende kahrım, kalmasın derdim, bakma git. Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim. (Yusuf Hayaloğlu)


Oy benim yaraIım. AsıI sancı, uyandığında bütün odaIarı boş görünce koyarmış!


Seni sevmişem bir kekliğin sesini üzmekten sakınır gibi seni sevmişem gururlu dağ çiçeklerini göğsüme takınır gibi.


Şimdi saat sensizin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ayaydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım bir ben kaldım
Tenhasında gecenin avutulmamış ben
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin ki bu yaşlar


Deɾt etme, iyiyim ben Aɾa sıɾa mahşeɾ Aɾa sıɾa yaşama hıɾsı.


Sakin göllerin kuğusuyduk,
Salınarak suyun yanağında.


“Yaşadığındır senin, avucuna damlayan o tuzlu yaş...”


Kurtlardan arta kalmış yüreğimin can çekişen o son parçasını da, sana sakladığımı bil!


Bir yer bulabilsem keşke. Bir yer, seni hatırlatmayan. / Yusuf Hayaloğlu 


Şu dağlarda kar olsaydım , Bir asi rüzgâr olsaydım , Arar bulur muydun beni , Sahipsiz mezar olsaydım


BiIiyorum, onunIa oIsaydım böyIe kavga edip durmazdım yüreğimIe. BiIiyorum, bu sevdayı ben yıktım, ben öIdürdüm bu hoyrat eIIerimIe.


GeIse baIığa çıkacaktık, ne çekersek kızartıp birayIa yutacaktık. Kafamız tam oIunca, şarkıIar döktürüp, enteresan hayaIIere daIacaktık.


Pencereden baktığımda görüyorum senin yüzün incir yaprağında senin ürkekIiğin duvar üstünde yürüyen bir kedinin kıvrakIığında.


Baba bugün üşüyorum karda kaIdım üşüyorum anama deyin sıcak bir çorba koysun üstümü ört baba üşüyorum.


İşte gidiyorum, hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız. Ben başımı verdim, sizinse insafsız bir linç oldu karşılığınız.


Yağmurlar içinden ıslandım geldim. Bir kuru değneye yaslandım geldim. Sıcacık çorbana muhtacım inan. Ölümlerden geçtim uslandım geldim.


Oy benim yaralım- asıl sancı, uyandığında bütün odaları boş görünce koyarmış!


Biri, saksımızı çiğneyip gitti. Biri, duvarları yıktı, Camları kırdı. Fırtına gelip aramıza serildi. Biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri Her şeyi kötüledi, Bizi yaraladı.


El tetikte, kulak kirişte, Ve sırtımız toprağa emanet… Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık.. Deniz çok uzaktaydı Ve dokunuyordu yalnızlık..


Yağmurda kırılan gül yağmuru affeder mi?Yere dökülen yaprak dala geri döner mi? Kırılan gül kanar mı; kül yanar mı?..


Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.


Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz? 
Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?


Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın?
Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın?


Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim ki bu yaşlar, utangaç boynunun kolyesi olsun. Bu da benden sana, ayrılığın hediyesi olsun…


Seni sevmişem, bir kekliğin sesini üzmekten sakınır gibi. Seni sevmişem, gururlu dağ çiçeklerini göğsüme takınır gibi.


Yalanım vaɾsa kalkmayayım şuɾadan. Ben seni, biɾ tek gün bile unutmadım.


Dün gece düşümde can dostu gördüm .Ulu bir çınardan dal verdi bana.Uzandım yüzüne yüzümü sürdüm. Ben zehir istedim bal verdi bana.


Aşiret çocuğuyam adım Küheylan Kızılca kıyamet yaylasında doğmuşam Koyaklarda kartal uçurmuşam, kurt kovalamışam, adam vurmuşam Onursuz yaşanmaz demişem Rezil rüsva etmemişem kendimi böceklere


Dostlukmuş.. ölüme yürümekmiş..
Üstüne titremekmiş.. Vefaymış!.. Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı, Duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış..


Ne verdin aşka Ne verdin ki sen? Islanan bir mendilden başka.. Bir anlık meşke, harcadın beni; Biraz vicdan, olsaydı keşke..


Üstüm başım toz içinde
Önüm arkam pus içinde
Sakallarım pas içinde
Siz benim nasıl yandığımı
Nerden bileceksiniz.


Gazetelerin Kurumamış
Akşam Baskısında En Çok
Arıyorum Seni Ah… Yoksun
Ne Bir Yazı Ne Bir Resim Yok


Gitti Ah Gitti
gitti ah..,
gecelere hüzünleri serperek
yarali bir kus gibi kanarcasina gitti..,


“Gömülürüm belki kendi yüreğime...”


Dur, ağlama gözlerim.
Sen gençliğim değilsin,
Dur, ağlama!


Üstelik göğsümde, yani tam şuramda; 
kirli sakalıyla
bir eşkıya gezinmekte...


Beni öldürüyorsun, git. Kalmasın sende kahrım, kalmasın derdim. Bakma git, kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim…


Seni sevmişem, bir kekliğin sesini üzmekten sakınır gibi. Seni sevmişem, gururlu dağ çiçeklerini göğsüme takınır gibi.


Bir intihar gibi puşt olmuş bu sevdalar!


El tetikte, kulak kirişte, Ve sırtımız toprağa emanet… Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık.. Deniz çok uzaktaydı Ve dokunuyordu yalnızlık..


Yağmur yağardı biz ağlaşırdık. Kaldırımlar boyunca. Bir hüzün vardı sanki aramızda. Susardık ay batınca


Demek şimdi gidiyorsun; Sonunda bizi de çökertiyor; Bu kancık zelzele!.. Demek şimdi gidiyorsun; Yıkılan bir duvar gibi; Ömrime devrile-devrile.


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz