Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Sezai Karakoç Sözleri

Sayfa İçeriği: Sezai Karakoç Sözleri, Sezai Karakoç Şiirleri, Sezai Karakoç Sözleri Kısa, Sezai Karakoç Sözleri Anlamlı, En Güzel Sezai Karakoç Sözleri, Özlü Sezai Karakoç Sözleri, Sezai Karakoç Sözleri 2019, Sezai Karakoç Sözleri Resimli

86 yaşında ünlü Türk yazarlarından olan ve edebiyat dünyasına önemli katkılar sağlayan Sezai Karakoç Sözlerini derledik sizler için. Twitter, İnstagram, Tumblr gibi hesaplarınızdan sizler de Özlü Sezai Karakoç Sözlerini paylaşımda bulunabilirsiniz.

Sezai Karakoç Sözleri

Editörün Seçimi: Ve son sözü hep alın yazısı söyler.. (Sezai Karakoç)


Gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir. Sen kaç köşeli yıldızsın.


Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.


Sakın kader deme
Kaderin üstünde bir kader vardır.


Putlar, tanrısızlık ortamında üreyen ruh mantarlarıdır.


Bir kış vardır; o kışı aşan, görülmedik bir ba
harun altın rengi çiçeklerini, güneş parlaklığında
ki çiçeklerini toplayacaktır.


Seni öldürmeye gelen, sende hayat bulsun. / Sezai Karakoç


İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür.


Kanadı kırık kuş merhamet ister.


"Anne gitti ve evler döndü yazlık otellere Anne gitti ve sular buruştu testilerde Artık çamaşırlar yıkansa da hep kirlidir. Herkes salonda toplansa da kimse evde değildir." Sezai Karakoç


Yanlış trenden indin seni şehrin aynasından geçirdiler
Sana baktım yıllarca hep aynı özlem penceresinden
Yürüyen ve kaçan yalın ve çocuksu özlem penceresinden
Denize karşı küçüle küçüle giden evleri
İnce ince karşılardın olağan karşılardın
Şen dünya içinde şen dünya içinde bir avuç şen dünyaydın sen


Şehadet kelimesi, mü’minlerin mânevî zırhıdır. Ona hiçbir tank nüfuz edemez.


Hiç, bilenle bilmeyen bir olur mu?


Özgürlüğün bedeli, özgürlüğü yitirmeyi göze almaktır.


Ayasofya’nın avizelerini bu ramazanda da ısıtamadık; bunu unutmamalı.


Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.


İlle de, ‘uyan ey akıl, ey vicdan, ey insanlık!’ diye bağırmak mı gerekmektedir?


Anne ölünce çocuk
Bahçenin en yalnız köşesinde
Elinde bir siyah çubuk
Ağzında küçük bir leke


Karın yağdığını görünce
Kar tutan toprağı anlayacaksın
Toprakta bir karış karı görünce
Kar içinde yanan karı anlayacaksın.


Hakikate susamıştır sürekli olarak ruhum.


Müslüman, islamı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.


Monna Rosa,
bugün bende bir hal var...


Oruç tutmak, insan yüreğini canlı, cıvıl cıvıl sesli kuşlarla doldurmak değil midir?


Bir gün gelecek,yine Yüce İslâm milleti bilinçlenecektir. Nerelerden nerelere geldiğini öğrenecek ve bu onu uyandıracaktır. Buna en büyük inançla inanıyorum.


Doğuyu Batıyı bilmeliyim. Eski uygarlıkları derinlemesine incelemeliyim. Yükseliş ve düşüşlerin sebeplerini derinden derine araştırmalıyım. Allah’ın insanoğluna en büyük nimeti olan İslâm inanç ve medeniyetine mensup olan bir toplum nasıl olur da bugünkü acıklı duruma düşer? Bunun mutlaka bir veya bir çok sebebi vardır. Bunu bilmeliyim. İşte bütün bu konuları incelemekte ilim benim rehberim olacaktır.


Evet, batılılar ve marksistler, aya da çıksalar, yerin dibine de inseler, ruhları itibariyle barbardırlar ve kurdun tabiatını taşımakta devam ediyorlar. Biz yırtık pırtık çul çaput içinde kalsak dahi hiç olmazsa medenî olmanın büyük anısını taşıyacak kadar medenîyiz. Biz mutlaka ışıkta iş görebiliriz.


Onlara anlat ki insan kelimelerden ve şiirden yaratılmadı.


Hayatı da şöyle yorumluyorum: hakikat savaşı ve karşı savaşlar, baş kaldırmalar.


İçelim çöllerin kevseri
Koyunların sıcak sütlerini
Öykünüz haberleriniz
Ve gelecek zamanda
Bizi anıtlaştırmak için
Gözyaşlarını ve terlerini
İçlerine akıtan şairler için
Gönüllerinin menekşelerini.


Hürlüğüm asla bozulmaksızın, iç içe daireler halinde beni çeviren, bir rengin nüansları gibi gittikçe bir yöne doğru koyulaşan bir disiplin atmosferi içindeyim.
Islam sitesi, islâm kentinin disiplinli havasını solumak ister ruhumun ciğerleri.


Göz seni görmeli ağız seni söylemeli, bütün deniz kıyılarında seni beklemeli. / Sezai Karakoç


Bütün şiirIerde söyIediğim sensin... Boşunaydı sakIamaya çaIışmam öyIesine aşikarsın beIIisin. / Sezai Karakoç


AdaIet müIkün temeIidir. Peki adaIetin temeIi nedir? / Sezai Karakoç


Ancak, umut umutsuzluğun olduğu yerde başlar. / Sezai Karakoç


Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı. Günlere geldim bunu bana öğretmediniz. / Sezai Karakoç


Karın yağdığını görünce, kar tutan toprağı anlayacaksın. Toprakta bir karış karı görünce, kar içinde yanan karı anlayacaksın.


Ayasofya’nın avizelerini bu ramazanda da ısıtamadık; bunu unutmamalı.


Ölenlerin kanında Musa bilincinin çiçeği açar. Zulümde boğulan halka, suda boğulmayan bir çocuk yol gösterir: Suları yarıp geçme yolunu.


Onlara anlat yağmur karşılıklı yağar. Ruhların içindeki müzikle karşılıklı.


Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı. Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum.


Kur’an kıyamet vakıasını ‘saat’ kelimesiyle anlatır. Sonra bu saat kelimesi, vaktin ölçüsü, birimi olmuştur. Sanki her an gelebilecek olan kıyamet vaktin ta kendisi olmuştur da, müslüman, içinde uzadığı akışı onunla tayin edilecektir.


İnançsız toplumların merhameti yoktur.


Başarı İslama ait olunca ölümüne sessizler.


Şeytanın kentini darmadağın etmeye and içmişim.


Ben insanın ruh, ruhun da bir tapınak olduğuna inanıyorum.


Birbirimizi görmezden gelsek, yüreğimiz de selâmı keser mi acaba?


Af dilemeye geldim affa layık olmasam da, Uzatma dünya sürgünümü benim.


Galiba ben baştan kaybetmişim, Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş.. Sezai Karakoç


Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır. Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır. Sezai Karakoç


"Sen Cuma gününün hürriyet kadar kutsal olduğunu onlara anlat." ...Sezai Karakoç


Sen geldin ve benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi ve üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
Bulutlar geldi altında durduk
Konuştun güneşi hatırlıyordum
Gariptin yepyeni bir sesin vardı
Bu ses öyle benim öyle yabancı
Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı


Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum


Ne zaman yandı elin
Ne zaman yaktı ellerini hatıram
Ne zaman bir yüzük gibi taktı hatıram
Bu gizli ve acı işareti, gelin


Üzerinde Kâbe ya da cami resimli doğum günü pastaları, sosyetik umre turları, lüks ve israf içinde dinî şova dönüşen İslami hayatlara artan ekonomik refah değil, sığlaşan din algısı üzerinden bakmak gerekiyor.


“Bir bakışın ölmem için yetecek”


Karın yağdığını görünce, kar tutan toprağı anlayacaksın. Toprakta bir karış karı görünce, kar içinde yanan karı anlayacaksın.


Martılar da uçarken
İyi bilirler denizin dibini


Oruç, insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir. Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiatüstü ziyafet, bir gök sofrasıdır. Yani, Samanyolunda Ziyafet.


Cami, mihrabıyla bir tapınak, minberiyle bir toplum ve devlet, kürsüsüyle bir okuldur.


Çiğ düştü göklerden ve bir bahar günü doğdun sen.


Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun.


Bütün şiirlerde söylediğim sensin. Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin.


Var olan ne ki; bizi yokluğuyla üzenler vardır.


Ölenlerin kanında Musa bilincinin çiçeği açar. Zulümde boğulan halka, suda boğulmayan bir çocuk yol gösterir: Suları yarıp geçme yolunu.


Yerde kavuşamayanlar gökte kavuşurlar. Ve bir uğurlu anda kavuşmak isteyenler kavuşturulurlar.


Kendinden birşeyler kattın
Güzelleştirdin ölümü de
Ellerinin içiyle aydınlattın
Ölüm ne demektir anladım


Siz bilmezsiniz size anlatmakta istemem.


"İnsandan insana şükür ki fark var..."


Seni yoksayacaklar, sen daha çok var olacaksın.


Kavgaya ebedi barış için katılmalı.


Kirpiklerinde her an bir güneş doğup bir güneş batıyor.


Tarlayı dıştan kuşatanlardan başka bir de içten çürütenler türedi. Halbuki Peygamber ne paraya, ne de halkın neftsen gelen desteğine dayanmış ve güvenmişti. Hazreti Hatice’nin bütün Arabistan’ı kateden kervanları donatacak çaptaki servetini, peygamberliğinin ilk iki üç yılı içinde İslâm uğruna harcamıştı. Yoksa İslâmı bir servet biriktirme aracı yapmamıştı. Hiç bir dünya gücüne değil, yalnız Allah’ın gücüne inanmış ve güvenmişti. Allah da Onun bu ihlâsına karşılık hem dünyayı, hem ahreti, Ona,kimseye bağışlamadığı ölçüde bağışlamıştı. Bu bağışlar, O’na da, ümmetine de yetmiştir.


Kur’an kıyamet vakasını ‘saat’ kelimesiyle anlatır. Sonra bu saat kelimesi, vaktin ölçüsü, birimi olmuştur. Sanki her an gelebilecek olan kıyamet vaktin ta kendisi olmuştur da, Müslüman, içinde uzadığı akışı onunla tayin edilecektir.


Donmuş ruh ancak baharla kanatlarını açar.


"Ayın çekimine uğradım Dicle'nin kuruyan dudağında
Çalkalandım durdum senin albeninle şiirin sıcağında
Sende yıkandın durdun heykeller gibi gönlümün ayışığında
Ellerin yaz demekti
Gözlerin yeşerirdi kalbimin baharında..."


Bütün lâmbalar sönmüş olsa bile hâtıra lâmbası yanmaktadır.


Cenneti, bulmak için yitirmek gerekiyordu.


İlk insandan başlar hakikat tarihi, yani hakikatin bilinişi. / Sezai Karakoç


Anlaşılıyor ki, İslam aleminin kaderi, Türkiye'deki kördüğümün çözülmesine bağlı. / Sezai Karakoç


Hayat bir ölümdür, aşk bir uçurum. / Sezai Karakoç


Ben insanın ruh, ruhun da bir tapınak olduğuna inanıyorum. / Sezai Karakoç


Senin hatıran gibi büyük, yeni, karanlık; Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi… Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!


Sen bana yeni yılsın her dakika. Her dakika bir yaşıma daha giriyorum.


Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.


Yüksel bir kere daha ey ahir zaman ezanı.


Hayatı da şöyle yorumluyorum: hakikat savaşı ve karşı savaşlar, baş kaldırmalar.


Galiba ben baştan kaybetmişim, Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş.


Erdemlikle en yüce olmalısın ki, peşin hükümle seni aşağı görmeye gelen kendi aşağılığını görsün.


Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun, inananlar için muhakkak bir Nuh’un Gemisi vardır.


Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim.. SEZAİ KARAKOÇ


Ancak, umut umutsuzluğun olduğu yerde başlar. Sezai Karakoç


İnancın yarısı utançtır.  Her şeyi tam olsa da,  Utancını yitirmiş bir medeniyet, sağlıksızdır. .  Sezai Karakoç


Aşk siyahın beyazdan ayrıldığı
Samanyolunda yürüyen bir karınca
En onulmaz vebayı kutlayan bir güvercin
İki katlı bir arabada
Bu bize yaklaşan bir deniz arabası
Sen ırakta samanyolu ırakta
Ve ay başka bir ay.


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz