Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Refik Halid Karay Sözleri

Sayfa İçeriği: Refik Halid Karay Sözleri, Etkileyici Refik Halid Karay Sözleri, Refik Halid Karay Özlü Sözleri, Refik Halid Karay Güzel Sözleri, Refik Halid Karay Ünlü Sözleri, Refik Halid Karay Sözleri Kısa

Refik Halid Karay Sözlerinin en anlamlılarını ve en etkileyici olanlarını hazır ettik. Facebook, Whatsapp, Twitter ve diğer sosyal medya hesaplarınızdan sizler de Etkileyici Refik Halid Karay Sözlerini paylaşmayı unutmayın.

Refik Halid Karay Sözleri

Editörün Seçimi: İnsan başkalarını aldatma idmanından önce kendinde yapar. (Refik Halid Karay)


Rüyaların renklisi nadirdir. Hatta keyif verici zehirler de, mesela esrar, morfin, eroin insanı renksiz bir aleme götürür; mavilikten mahrum göklerde uçar, gri sularda yürür, beje çalan bahçelerde gezer, kurşuni çiçekler toplarsınız. Ben şimdi ne tamamıyla renkli, ne de renksiz, fotoğrafçıların "sepia" dedikleri açık kahverenginde bir boşluktayım.


Dünyanın kuyruğu uzundur.


”Büyük başın ağrısı büyük olur."


Akdeniz ahalisi hislerini çabuk ve gösterişçi şekilde meydana vururlar ama deniz sathından yüksek, dağlarda yaşayanlar aşağıdakilere benzemezler; kapalı ruhlu, ağırbaşlı, güç heyecana gelir insanlardır.


İnsan başkalarını aldatma idmanını önce kendinde yapar.


Kadın kendi başına ne gül goncasıdır, ne de diken. Koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur.


Aşk bir çeşit ruh hastalığıdır.


Kadın kendi başına ne gül goncasıdır, ne de diken. Koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur. / Refik Halit Karay


Parasız kalmanın dehşetini duymamış adamlar, harp ateşini tatmamış askerlere benzerler. / Refik Halit Karay


İnsanÎar, yaÎnız kendi mutÎuÎukÎarını iyice duymak için, başkaÎarının feÎaketinin arar, ve benciÎÎikÎerinin böyÎe bazı çeşitÎerine erdem adı vererek meseÎa ‘ahÎak’ sayarÎar. HaÎbuki, bunun asÎı, başkasının feÎaketinden duyuÎan vahşi zevk, kendisini ondan mutÎu görmek için hazırÎanmış garip bir deÎiÎdir.


Evvelâ çoban görünüp başa geçiyorlar, sonra kurt olup sürüyü yutuyorlar...


Parada gözüm yoktur diyenler Karun'a döndü, Harun bildiklerimiz Haccac'ı geçti!


Dünya düzelinceye kadar, etraf süt liman oluncaya kadar yatsam uyusam...
Fakat korkuyorum bu şartları beklersem kıyamete kadar uyanamayacağım!


Bu benim sana baş nasihatim:
Gözünü aç, ayağını tetik at, yine aldanma, inanma, kanma!..


İnsan her şeye benziyebilir ; bazan insana bile!


Sakın aldanma, inanma, kanma!..
Ne âşıkın sazına, ne mebusun sözüne, ne hacının lâfına, ne papazın putuna...


Maksat sarih: Gürültüye getirip elimizdeki yorganı kapmak; sünnet çocuğuna yapıldığı gibi bir patırtı, bir kıyamet, şaşkınlığa getirip işi kapatmak!..


Sana laf yetiştirilmez.
Dünyayı bu kadar kara, kötü gördükten sonra yaşamakta dayatışına mana veremiyorum.


Evinde sıkılan ve yuvasından bucak bucak kaçandan, erkek veya kadın, şüphe ediniz.


...Kalp mükemmelse içine henüz kadın girmemiş.


Geçmiş zaman olur ki hayali bin cihan değer.


Küçük hesapların yer aldığı aşk küçük bir aşktır.


Kadın eliyle açılan gönül yarasını yine bir kadın eli sarar.


Bir çiçekle bahar olmaz, derler. Aşk baharı tek çiçekle olur...


Oyuncak insan yavrusunun ilk kitabıdır; hayat dersi aldığı ilk kitap…


İçki ve ikbal korkağı cesur, cesuru küstah eder.


Kadın eliyle açılan gönül yarasını yine bir kadın eli sarar.


İyi insan olmak istersek, önce kötü insan olduğumuzu anlamalıyız.


Oyuncak insan yavrusunun ilk kitabıdır; hayat dersi aldığı ilk kitap.


Gezi bağlarında bir top gülüm var, Hey Allah’tan korkmaz sana bana ölüm var.


İçinden Ne tuhaf, diyor, insanın yüreği Refik Halit Karay Sözleri de meğerse dişleri gibi kamaşırmış!


O derecede madde tarafının güzel olduğu bir mahluka Allahım nasıl da çürük, çok kötü bir ruh vermiş.


GüzeÎe ne yakışmaz? Çiçekbozuğu biÎe… HaÎbuki çiɾkine çiçek biÎe yakışmaz.


İnsɑn bɑşkɑÎɑrını ɑÎdɑtmɑ idmɑnını önce kendinde yɑpɑr.


Tek ayna icat ediÎmemiştiɾ ki kadına ‘sende iş kaÎmadı’ desin.


Tek suçu vardı vatanı için faydalı olabilmek. Önce ‘bunlar benim çocuklarım’ dediği askerlerinden darbe sonra ise darağacı…


Yalnızlık sevenler, kafa yönünden en çok yorulan insanlardır.


"Her günü birbirine benzeyen hayatın ne kıymeti var?"


İstiyorum ki evimin kapısından matbaanın önüne kadar bir tünel olsun da sağımı solumu görmeden evime döneyim.


Yaz sıcağında da bir türlü çalışılamıyor; hoş ben kışın da -soğuktan olmalı- yine çalışamazdım. Baharların serin havasında da çalıştığımı pek hatırlamıyorum ya! Bu tembellik mevsimden değil, galiba kendimden...


“ Rahat etmesine dua edeceğim birisi de orada ! “ der gibi ...


Adam olacak çocuk, bakışından belliymiş, başa çıkarılacak iş de tutumundan anlaşılıyor.


Ufak mikyasta ev ve elişleri fikir yorgunluğunun tedavisidir.


Ben talihime güvenemiyorum; eminim ki bir piyangonun umum biletlerini toplamak bana müyesser olsa da içlerinden bir tanesini alamasam büyük ikramiye o alamadığıma çıkardı.


Kırk yıl kötü, bir gün tövbekâr...


Erkek gururunu okşadığı için kendisini kıskanan kadından hoşlanır, ancak bunun bir ruh hastalığı mahiyetini almasından endişe duyar.


Şiir oldur okuyanlar bula şekker lezzetin
Lezzetin bilmez anun illâ ki 'akl-ı hürde-bin'


Taç koyacağız derler, külahını kaparlar; dost görünürler, ciğerini yakarlar.


Güzele ne yakışmaz? Çiçek bozuğu bile… Halbuki çirkine çiçek bile yakışmaz.


O derece madde tarafı güzel bir mahluka Allah nasıl da çürük, iğrenç bir ruh vermiş.


İnsanız, bütün bildiğimiz hayvanların içinde en sakınmasızı ve en ders almazı insandır.


Sevmek, sevdiğinin saadetinden zevk almak, onun saadetini kendi öz saadeti yapmaktır.


Kadını parası için alacak adam, avucunu açarken gözünü kapamak lazım geldiğini bilmelidir.


Gözyaşları arasındaki sevinç,kuşkusuz,mutluluğun en derinini ve en çok hak kazanılmışını gösterir.


Bana öyle gelir ki seçme adamlar, bir hadise karşısında sadece müteessir olanlar, müphem şeyler duyup ruhlarından incinenler değildir; teessürle beraber bir hüküm verebilenlerdir.


Emin olunuz, bütün bildiğimiz hayvanların içinde en ihtiyatsız ve en ibret almazı insandır.


Olmuş, olacak her işe vakıftır.


Kar, yeni kürkümün üstünde ne güzel durur!


Buz gibi bu oda ! Kaloriferi bir şey sanırdık;şimdi demir sobalı ufak odamızın kadrini anladık.


Bilemiyordu, tabii! "Ferhat ile Şirin" gibi masallardan, Fuzuli divanındaki "Leyla ile Mecnun"dan, Manukyan kum­panyasının oynadığı "La Dame aux Camelias"dan aldığı ­ fikirlerle aşkı tanınmış olamazdı.


''Yüreğimin evinden vurdu kancık beni! Ekmeğimize kan doğradı, elin dölü"


Evlenmeyenlerin bin bir kusuru,zaafı vardır;bunlardan biri de fazla hassasiyetleridir.


Sarı gözlü papatyalardan siyah gözlü kızıl gelinciklere kadar coşkun bir kır manzarası.


Hayvanları aldatmak niçin güçtür? Bizim en aldatıcı vasıtamızdan, sözden anlamadıkları için!


İki defa nişanlandı ama ikisinde bile yüzüklerini geriye verdi ;nişanı bozma modasını bile unutmamıştı.


Sana laf yetiştirilmez. Dünya için bu kadar kara,ve kötü göründükten sonra bile yaşamak için dayatmasına anlam veremiyorum.


Yaşamaktan, daima ihtiyaçlar içinde çırpınmaktan her zaman mağlubiyete mahkum bulunmaktan bir intikam hissi duymuyor muydu?


Sen sadece sevilmeyi seviyorsun. Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın.


Tek suçu vardı vatanı için faydalı olabilmek. Önce ‘bunlar benim çocuklarım’ dediği askerlerinden darbe sonra ise darağacı…


Tek ayna icat ediÎmemiştiɾ ki kadına ‘sende iş kaÎmadı’ desin.


İnsɑn bɑşkɑÎɑrını ɑÎdɑtmɑ idmɑnını önce kendinde yɑpɑr.


GüzeÎe ne yakışmaz? Çiçekbozuğu biÎe… HaÎbuki çiɾkine çiçek biÎe yakışmaz.


"İnsanız, bütün bildiğimiz hayvanların içinde en sakınmasızı ve en ders almazı insandır."


Yüzüne fazla bakılsa taşkın, coşkun bir kan tenini kızartır, yürüyüşü bozulurdu.


"İnsanız, bütün bildiğimiz hayvanların içinde en sakınmasızı ve en ders almazı insandır."


Hiç tanımadığım bir aile yuvasına gireyim öyle etrafıma bir göz atayım, evin perisini yoklayayım, size o karı kocanın istikbaline dair, ele bakan kâğıt açan bir falcıdan çok doğru malûmat verebilirim.


"...bazı ufak tefek, hiçten şeylerin hasretini nasıl çekiyorum?"


Memleketi kaplayan tembelliği, durgunluğu kafası almıyordu.
"Bu uyuşukluk, bu kayıtsızlık ne?" diye kendi kendine soruyor, cevabı­nı bulamıyordu.


Şebi yeldayı muvakkitle müneccim ne bilir?
Müptelayi gama sor kim geceler kaç saat?


Sen sadece sevilmeyi seviyorsun. Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın.


Hangi yaşta, ne halde olursa olsun ayna, kadına teselli veren sözler söyler; kendisini aynada tamamıyla çirkin veya geçmiş gören kadın var mıdır?


Dünyanın en becerikli ve örgütlü gizli polisini yetiştiren İngilizler için, başka milletlerin haber alma örgütü tapon maldan, gülünç bir taklidden başka bir şey değildir.


Bütün ömürlerini netice vermeyen davalar arkasında büyük ümitlerle koşa didişe geçirip nihayet umduklarını bulamadan meyus yıkılıp ölen adamlar gibi buraya nihayet tırmananlar da hiç şüphesiz arayıp beklediklerini bulamamaktan ileri gelme bir kederle düşüp kalmışlardı.


İnsanlar, yalnız kendi mutluluklarını iyice duymak için, başkalarının felaketinin arar, ve bencilliklerinin böyle bazı çeşitlerine erdem adı vererek mesela ‘ahlak’ sayarlar. Halbuki, bunun aslı, başkasının felaketinden duyulan vahşi zevk, kendisini ondan mutlu görmek için hazırlanmış garip bir delildir.


"Fakat," diyor, "kızda başka his yok. Sadece şatafat! Dok­tor haklı söylemişti; ne analık duygusu olur, ne koca mu­habbeti böylesinde! Çocuk doğurması bile anne şefkatiyle değil, onu süslü püslü giydirmek, yine süslü püslü giyinmiş bir dadının sürdüğü -neydi bakayım, aerodinamik galiba­ bir arabaya koyarak dantelalar içinde şuna buna göstemek için ister.


Nasıl kadın için çirkin koca diye bir şey yoksa, erkek için de olmayacağı kanaatine vardı.


Evet, çoğu değişikliğimiz zahiri. Zahiri ama onu da becermek bir iş, bir marifet..


Hangi yaşta, ve halin ne olursa olsun aynanın, kadın için teselli veren sözleri söyler; ama kendisinin aynada tamamen çirkin yada geçmiş olarak gören kadın var mıdır?


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz