Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Necmettin Erbakan Sözleri

Sayfa İçeriği: Necmettin Erbakan Sözleri, En Güzel Necmettin Erbakan Sözleri, Necmettin Erbakan Sözleri Kısa, Anlamlı Necmettin Erbakan Sözleri, Necmettin Erbakan Sözleri Facebook, Necmettin Erbakan Sözleri Etkileyici

2011 yılında aramızdan ayrılan eski Başbakan Necmettin Erbakan'ı rahmet ve sevgi ile anıyoruz. Sizler için bu sayfamızda hazırladığımız Necmettin Erbakan Sözlerini Twitter, Facebook gibi hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.

Necmettin Erbakan Sözleri

Editörün Seçimi: Aşk, azim ve millî görüş tekeden bile süt çıkarır. (Necmettin Erbakan)


 ”Haksız bir davada zirve olmaktansa, hak davada zerre olmayı tercih ederiz.”


“Şimdi maalesef bütün İslam Alemi ve özellikle Türkiye'miz, üstü açık umumi bir Siyonist sömürü ve sindirme hapishanesine çevrilmiştir. Ve ülkemiz, bir nevi esir kampı görünümündedir. Bu nedenle farklı din ve düşünceden bütün insanlarımızın, gerçek bir huzur ve hürriyete, refaha ve saadete ulaşması için, ilmi ve insani ölçüler içerisinde her türlü cehdü gayreti göstermek, İslamiyet'imizin ve insaniyetimizin bir gereğidir.”


İnanç tekeden süt çıkarır.


Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır..


Aynı milletin çocukları arasında görüş farklılıkları, fikir farklılıkları olabilir, fakat bu hiçbir zaman suçlamanın, ayrımcılığın, bölücülüğün sebebi olmamalıdır.


Bir milletin asıl gücü; topu, tüfeği yahut tankı değil imanlı ve inançlı gençliğidir. / Necmettin Erbakan


”Siyaseti önemsemeyen Müslümanları, Müslümanları önemsemeyen siyasetçiler yönetir.” 


”İman varsa imkanda vardır, milli görüşçü asla vazgeçmez.”


”Irak’ta ölen bir tek çocuğun vebalini yedi sülaleniz alnını secdeden hiç kaldırmasa da ödeyemeyecektir.”


”İslam beş temel üzerine bina edilmiş bir hakikat sarayıdır ve hayat programıdır. Yoksa, sadece bu beş şeyden ibaret zannedilmesi hatadır. Zira, sadece bir kısmına inanmak ve yaşamak İslam değildir.”


"Kur’an’ın, Beytullah’ın damına veya bir dağın başına, hazır bir kitap şeklinde gönderilmeyip, onu bizzat tarif, tatbik ve talim etmek üzere Hz. Peygamber Aleyhisselama indirilmesi de, bu hikmetledir.”


Bakınız, “Faiz, haramdır, günahtır” şeklinde papağan gibi milyonlarca kere tekrarlanan sözler, vaazlar, nasihatler, faiz oranını ve tahribatını artırmaktan başka bir netice vermemiştir. Halbuki, “Faiz kaldırılmıştır” kararnamesinin mürekkebi 1 mg. bile tutacak değildir... Ancak bunun gerçekleşebilmesi için ilmi, siyasi ve disiplinli, ciddi bir gayret gerekmektedir. İşte bu nedenle, şu anda MSP’nin (ve diğer Milli Görüş partilerinin ve Milli Çözüm Ekibinin) mevcudiyeti; ülkemizde ve yeryüzünde adalet düzenini gerçekleştirmek ve hasretle beklenen barış ve bereket medeniyetini ilan etmek kadar önemlidir!


Adam kalkıyor, "Efendim! Avrupa bizi, Avrupa Topluluğu'na layık gördü." diyor. Bu söz ve yaklaşımlar, bütün ecdadımızın kemiklerini sızlatan ifadelerdir. Ne demek bu! Kimmiş Avrupa? Nereye gir­memize layık görüyormuş! Biz tarihin en şerefli mille­tiyiz. Biz Avrupa'yı bir şeye layık görürüz veya görme­yiz.


Müslüman Hakkın hakimiyeti için ''motor'', Şerrin yok olması için ''fren'' olma Görevlisidir....


Namaz dinin direği cihad ise zirvesidir. Biz siyaset değil cihad yapıyoruz..


Milli Görüş; Bu milletin inancıdır, tarihidir, kimliğidir, ruh köküdür.


Asıl faydalı olan 70 milyon milletimize ve bütün insanlığa hizmet edebilmektir.
Bütün insanlığın saadet ve mutluluğu için çalışmaktır. Bu dünya imtihanını, ‘Canıyla malıyla cihat etmiş bir Müslüman olarak tamamlamaktır.
Çünkü hayat, iman ve cihattır.


Biz yüzlerce yıl tek bir vücut halinde,bedenlerimizi birbirine siper ettik. Çünkü bizi birbirine İslam kardeşliği bağlıyor idi. Bu ülkenin evlatları, asırlar boyu mektebe besmeleyle başladılar. Besmele kaldırılıp yerine’ Türküm, doğruyum, çalışkanım!’ denilince, öbür taraftan Kürt bir Müslüman evladı; ‘Ya öyle mi? Ben de Kürdüm, daha doğruyum, daha çalışkanım!’ demeye başladı. Ve böylece bu ülkenin insanları birbirine yabancılaştırıldı. Kendi milli ve dini değerlerimizi bırakıp inkarcı, ırkçı ve materyalist politikalara sapıldığı için ülkemiz onlarca yıl bir felaketin içine sürüklendi. Dil meselesi bunun en bariz örneğidir. Efendim Türkçe mi konuşulacak Kürtçe mi? İnsanların, kendi anane ve örflerine göre yaşaması en tabii hakkıdır. Ana dilini konuşur, ona göre çocuğuna öğretir. Bunları önlerseniz zalim olursunuz.


Hakk’ı üstün tutmak her zaman saadet getirir.


Bir gün gelecek İsrail'e Öyle bir Tokat atacağız ki Hayatı Gözünün Önünden GAZZE şeridi gibi geçecek. / Necmettin Erbakan


Amerika, İsrail'i çok seviyorsa, İsrail'e Amerika'da bir eyalet versin. / Necmettin Erbakan


Dünyayı ezen sömürü canavarının beyni siyonizm, kalbi haçlı avrupa, sağ kolu amerika, sol kolu rusya'dır. / Necmettin Erbakan


İmanla küfür bir kalpte birleşmez ve barışmaz. Her gece en son kıldığımız vitir namazındaki künüt duasını okurken, allah'a şu sözü vermeden basımızı yastığa koymuyoruz: ya rabbi, facir ve faşik kimselerle bütün bağlarımızı kestik ve senin dinini yıkmak isteyenleri terk ettik." diyoruz. Facir; itikâdi bozuk, görüşü batıl olan kişilerdir, faşik ise, ameli bozuk, ahlâki berbat kimseler demektir. Acaba biz müslümanlar, allah'a verdiğimiz bu sözü tutuyormuyuz? / Necmettin Erbakan


”İslâmi tebligatta muhatabımız istisnasız bütün insanlardır. Öyle ise görüşü ve görüntüsü ne olursa olsun, davamız herkese anlatılmalı, davet her kesime yapılmalıdır. Tebliğ ve davet bizden, hidayet Allah (C.C)’tandır.”


”İslâmi tebligatta muhatabımız istisnasız bütün insanlardır. Öyle ise görüşü ve görüntüsü ne olursa olsun, davamız herkese anlatılmalı, davet her kesime yapılmalıdır. Tebliğ ve davet bizden, hidayet Allah’tandır.”


“MSP, sinsi Siyonist ve emperyalist güçlere karşı kurduğumuz bir siperdir. Bize ve ülkemize yönelik tehdit ve tehlikeleri savuşturmak üzere böyle bir imkândan yararlanmak, akli ve dini bir vecibedir, bir vesiledir. Ülkemize ve milletimize hizmet için her münasip fırsatı değerlendirmek görevimizdir… Dikkatle incelenirse, Bedir Harbi’nin de, müşriklerin koyduğu savaş usulleriyle yapıldığı görülecektir. Çünkü asıl olan ve amaçlanan, usul ve şekil değil; niyet ve neticedir.”


“Siyaset bizi ilgilendirmiyor” demek; “Kur’an’ın yarısı ve insanlığın sorunları bizi alakadar etmiyor” demekle aynı anlama gelir. Kur’an’ın prensipleri, Müslümanların ve insanlığın problemleri, kendilerini ilgilendirmeyen kimselerin: şefkat, merhamet, huzur ve hoşgörüyle alakalı sözleri sahtedir. Böyleleri ya İslam’ı tam bilmeyen ve Kur’an’ı incelemeyen gafil ve cahil kesimlerdir. Veya bile bile gerçekleri ve kulluk görevlerini görmezlikten gelen kötü niyetli kimselerdir.”


“Herhangi bir konuda, en uygunu ve en doğruyu bulmak için gayret gösterip gerçeği ve gerekeni öğrenmek, İlahi bir nimet ve inayettir. Ancak bu durumun, yani bulduğumuz doğrunun, hakkımızda hayırlı ve yararlı olup olmadığını fark etmek de, ayrı bir fazilet ve ferasettir.”


“Cenab-ı Hak’kın en sevdiği insan, kendi görevlerini en iyi şekilde yerine getirmekten ve şahsi hatalarını ve noksanlarını düzeltmekten, başkalarıyla uğraşmaya vakit bulamayan mü’minlerdir.”


"Arkadaşlar biz vaktiyle Hanefi Mezhebi’nin en önemli fıkıh kitaplarından biri olan Mülteka’yı okurken, av ve avcılık bahsinde şunları öğrendik. Avcı avını gördüğü zaman, besmeleyi çeker ve tetiğe basar. Avı vurduğunu hissederse, köpeğine tiyo verir, köpek gider avı yakalayıp getirir. Avcının köpeğin avı nasıl getirdiğine bakması farzdır. Dudakları ile mi götürdü yoksa dişleri ile mi götürdü? Eğer dudakları ile götürdü ise, onu sahibi için getirmiştir. Eğer dişledi ise, ona salyasını akıttı, kendi nefsi için tutuvermiştir. Eğer ısırdığı için hala ölmemişse, hemen orada besmele ile yeniden kesilir ve o zaman helaldir, sadece o ısırdığı yer kesilir köpeğe verilir. Ama eğer ısırdığı için öldü ise, o zaman o murdardır yenmez” dedikten sonra sözü eğitime getirdi:“Şimdi ben size ne anlatıyorum? Bulunduğumuz ve imtihan olunduğumuz makamlar ve imkânlar emanettir, bunları ısırarak salyamızı bunlara akıtıp murdar etmeyelim. Makamlar emanettir, bunlar gelip geçicidir. Bizim sahibimiz Rabbimiz ve davamız için kullanmamız gereken şeylerdir. Bunları ısırarak, bunlara salyamızı karıştırarak, hem kendimizi helak ederiz, hem de peşimizden gelenleri, arkamızdakileri helak ederiz”


‘’Hak daima üstündür. Zaman zaman Hakkı Üstün tutan medeniyetlerin hakimiyeti kaybetmelerinin sebebi, Hakkı üstün tutması gerekenlerin gereği gibi ve yeterince çalışmamalarıdır!"


Bakınız bir Kıbrıs; Ne yapacağız biz Kıbrıs’a derhal federe devlet görüşmelerine son vereceğiz. Neymiş bu federe devlet görüşmesi. Yahu bizim bağımsız bir devletimiz var.


Kırk çürük yumurta bir tane sağlam yumurta etmez.


Irak'ta ölen bir tek çocuğun vebalini, yedi sülaleniz alnını secdeden kaldırmasa da ödeyemeyecektir...


Bir çiçekle bahar olmaz. Ama! Her bahar bir çiçekle başlar...


İman varsa imkanda vardır, milli görüşçü asla vazgeçmez.


Şimdi gidin süpermarketlere bakın. Başkent Ankara’daki markette Yunan mısırından yapılmış cipsler satılıyor. Bütün raflar Amerika’dan, Fransa’dan, İtalya’dan ithal edilmiş ıvır zıvır ile dolu. ÇÜNKÜ ONLAR ORTAK, BİZ PAZARIZ. Hem de daha Avrupa Birliği’ne girmeden böyle.


Kelime-i şehadet getirip iman etmekle her işimiz bitmiyor, tam aksine, kulluk imtihanımız yeni başlıyor. Yani kelime-i şehadet, bir nev’i, Kur’an programıyla yapılan kulluk imtihanına, giriş belgesidir.


Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.


Aşk, azim ve Millî Görüş tekeden bile süt çıkarır.


Avrupa kültürü ile er yada geç hesaplaşacağız. Bundan kurtuluş yok. Biz kararımızı bu hesaplaşmaya göre vermek durumundayız. Biz batılı değiliz. Biz avrupalı değiliz. O zaman hesabımızı ve çalışmalarımızı bu farklılık üzerine yoğunlaştırmak durumundayız.


Cennete girmek için, mutlaka müslüman olmak gereklidir. Ancak bu dünyada, adil bir düzen'in himayesinde, huzur ve emniyet içinde yaşamak için, sadece insan olmak yeterlidir. / Necmettin Erbakan


Yahu burada güneş dururken ampüle ne hacet? / Necmettin Erbakan


Namaz dinin direği, cihat ise zirvesidir. / Necmettin Erbakan


Cenab-ı hakkın en sevdiği insan, sorumluluğunu bilen ve kendi görevini en iyi şekilde yerine getiren insandır.görevini ciddiyet ve titizlikle yapmak ihsan makamıdır. / Necmettin Erbakan


“Trabzon’un Fethi ve Pontus’un devrilmesi sırasında, çok zahmetli dağ geçitlerini aşma esnasında; Uzun Hasan’ın annesi Sara Hatun’un: “Ey oğul! Onca mülkün sana yetmez mi? Bir Trabzon için bunca meşakkate değer mi?” sözlerine karşılık Sultan Fatih’in cevabı: “Ben bütün bu zahmet ve mihnetlere, yeni bir ülke daha fethetmek, mülkümü genişletmek ve kahramanlık göstermek için değil; Allah’ın adalet hükümleri buralarda da uygulansın, buradaki insanlar da gerçek huzur ve hürriyetle tanışsın ve böylece benim kulluk görevimde bir eksiklik kalmasın ve bunların hesabı benden sorulmasın diye katlanıyorum!..”


“Şimdi maalesef bütün İslam Alemi ve özellikle Türkiye'miz, üstü açık umumi bir Siyonist sömürü ve sindirme hapishanesine çevrilmiştir. Ve ülkemiz, bir nevi esir kampı görünümündedir. Bu nedenle farklı din ve düşünceden bütün insanlarımızın, gerçek bir huzur ve hürriyete, refaha ve saadete ulaşması için, ilmi ve insani ölçüler içerisinde her türlü cehdü gayreti göstermek, İslamiyet'imizin ve insaniyetimizin bir gereğidir.”


“Müslümanın ve sorumluluk sahibi inançlı bir insanın vazifesi: “Şu farzdır, şu haramdır. Şunlar günahtır, şunlar sevaptır!..” diye konuşmak ve edebiyat yapmak değildir… Asıl görevimiz: İyilikleri yürütecek, kötülükleri önleyecek bir adalet düzenini kurup yerleştirmektir. Yani Cenab-ı Hak bize: “Faiz haramdır, alan da veren de günahkârdır” diye konuşmamızı değil, faiz sistemini değiştirmemizi emretmektedir.”


“Siyaset bizi ilgilendirmiyor” demek; “Kur’an’ın yarısı ve insanlığın sorunları bizi alakadar etmiyor” demekle aynı anlama gelir. Kur’an’ın prensipleri, Müslümanların ve insanlığın problemleri, kendilerini ilgilendirmeyen kimselerin: şefkat, merhamet, huzur ve hoşgörüyle alakalı sözleri sahtedir. Böyleleri ya İslam’ı tam bilmeyen ve Kur’an’ı incelemeyen gafil ve cahil kesimlerdir. Veya bile bile gerçekleri ve kulluk görevlerini görmezlikten gelen kötü niyetli kimselerdir.”


“Her şuurlu Müslüman kendisini: Hz. Peygamber Efendimizin Uhud’da diktiği nöbetçi yerinde görmeli, dünyalık heves ve hesaplarla görev yerini terk etmenin, nelere mal olacağını devamlı düşünmelidir.”


“Müslümanlığın bizatihi kendisi laiktir. Açın Sultan Fatih’in İstanbul’un Fethinin arkasından çıkardığı beyannameyi, okuyun; Galata’daki Cenevizlilere dahi: “Bütün haklarınız benim teminatım altındadır. Her türlü inanç hürriyetine sahipsiniz. Patrikhane her türlü hizmetine devam edecektir” demiştir. Hz. Ömer Efendimizin Kudüs’ü fethettiği zamanki beyanatına bakın: “Herkes kendi dininde serbesttir. Her inanç sahibi kendi ibadetini muntazam yapacak, rahatlıkla yerine getirecektir. Sizin koruyucunuz benim”demiştir. Selahattin Eyyubi Kudüs’ü aldıktan sonra aynı şekilde: “Hepinizin inancının teminatı benim” demiştir. Bizim tarihimiz hep bunlarla doludur, dünya alem buna şahittir. Bunun için Müslümanlık içindedir bizzat laiklik. Aslında Müslümanlık varken ayrıca laiklik diye bir şey aramanız bile gereksizdir. Müslümanlık her zaman, herkesin dinine saygı göstermiştir. Bakınız Müslümanlıkta hiçbir zaman, şahısların Dine ait kurallara aykırı hareket etmesiyle ilgili bir ceza-i müeyyide getirilmemiştir. Kur’an-ı Kerim’de iki tane nizam vardır. Bir “Genel İnsanlık Nizamı”. Bu genel insanlık nizamında müsaade edilenler var, yasak edilenler var. Yasak edilenler nedir; adam öldürmek, yalan yere şahitlik etmek, çeşitli ahlaksızlıklara yönelmek, ırz ve namusa tecavüze yeltenmek; bütün bunların hepsinin ve her din için eşit oranda cezası vardır. Ama namaz kılmamışsa bunun bir cezası yoktur, çünkü bu Allah’la kul arasındadır. Ancak bu durumda Müslümanlar için tavsiye vardır, o da tatlı dille yapılacaktır. ‘Namazını kılarsan yarın şu sevabı alırsın’ diye uyarılacaktır. Müslümanların yapacağı işlerin adı “Helal”, yapmayacaklarının adı “Haram”dır. Herkesin yapacağı işin adı “Maruf”, yapmayacağı işin adı “Münker” olmaktadır. İki ayrı sistem tarif edilmiştir. Maruf ve Münker’de ceza vardır. Çünkü herkesi bağlayıcıdır ve temel insan haklarıyla alakalıdır. Hangi dinden olursa olsun adam öldürmeye kalkışırsanız, zina yaparsanız, yalan yere şahitlikte bulunursanız, hırsızlık yaparsanız cezasına katlanırsınız. Ama namaz oruç vs. Müslümanlara ait şahsi ibadetleri terk etme gibi hususlara gelince bunların dünyalık cezası konulmamıştır. Bunlar tavsiyeyle, telkinle, tatlı dille, kavli leyyinle anlatılacaktır. Bundan dolayı eğer Milli Görüş okulundan ve arka kapıdan kaçıp top oynamazsan, o zaman bilirsin ki Müslümanlık, laiklikle tamamen bir aradadır, hiçbiri arasında tezat bulunmamaktadır. Bu sebepten dolayıdır ki bizim elli senelik geçmişimizde, Anayasanın Laiklik maddesiyle değil, bu maddeye aykırı hareket edilmesiyle mücadele ettiğimiz ortadadır.”


Bir şey istiyorum. Heyecan, heyecan, heyecan… Neyin heyecanını istiyorum biliyor musunuz? Varoşlarda yaşayıp, şehirlerin kenarlarındaki çöplüklerden, evine yiyecek toplayan çocukları kurtarmanın heyecanını istiyorum. 6-7 yaşında bir çocuk ekmek dağıtan arabanın arkasından, buzların üzerinde, hasta annesine ekmek götürebilmek için dakikalarca koşuyor. O çocuğu, o zulümden kurtarmak için, sizden heyecan istiyorum. Filistin'deki savunmasız yavruyu, üzerine sıkılan kurşundan kurtarmak için, heyecan istiyorum. Afrika'da en basit bir ilacı bulamadığı için ölen yavrunun kurtarılması için heyecan istiyorum.


Yeryüzünün en ideal insanlar, en aydın en ilerici insanlar şüphesiz müslümanlardır. Müslüman olmak zaten bu dünyadaki en büyük ayrıcalıktır.


Biz seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışıyoruz. Biz mantar zihniyetli değiliz, biz çınar ağacıyız..


…Türkiye’de 05 Haziran 1977 ‘de seçimlerin yapılacağına CİA ve BM karar vermişlerdi…(14Şubat 1977)…!


Hak’kın tesisi için çalışmamakla Batıl’ın hakimiyeti için çalışmak arasında fark yoktur. “Dönmelikten hayır gelir mi be AHMAK.”


Akıl, bir işin sonunu düşünmektir. Yani kârını, zararını çok iyi hesap ederek bir işe girişmektir. Çünkü son pişmanlık para etmeyecektir. Ve “ah keşke” sözleri, akılsızlığın neticesidir.


Adam kalkıyor: ”Efendim! Avrupa bizi, Avrupa Topluluğu’na layık gördü.” diyor.Bu söz ve yaklaşımlar, bütün ecdadımızın kemiklerini sızlatan ifadelerdir.Ne demek bu! Kimmiş Avrupa? Nereye girmemize layık görmüyormuş! Biz tarihin en şerefli milletiyiz.Biz Avrupa’yı bir şeye layık görürüz veya görmeyiz.


Müslüman hakkın hakimiyeti için motor, şerrin yok olması için fren olma görevlisidir. / Necmettin Erbakan


Biz mantar zihniyetli değiliz, biz çınar ağacıyız. / Necmettin Erbakan


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz