Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Karacaoğlan Sözleri

Sayfa İçeriği: Karacaoğlan Sözleri, Karacaoğlan Sözleri Kısa, Karacaoğlan Şiirleri, Unutulmaz Karacaoğlan Sözleri, Etkileyici Karacaoğlan Sözleri, Ünlü Karacaoğlan Sözleri, Karacaoğlan Sözleri İnstagram

17. yüzyılda yaşamış ve Aşık edebiyatının önemli isimleri arasında gösterilen Karacaoğlan Sözlerini bir araya derledik. Sosyal medya hesaplarınızdan Karacaoğlan Şiirlerini paylaşmayı unutmayın.!

Karacaoğlan Sözleri

Editörün Seçimi: Cehennemde hiç ateş yoktur. Herkes ateşini kendi götürür. (Karacaoğlan)


Bastığımız kara toprak boyumuzu aşar bir gün.


Sevda sevda derler behey yarenler/Bilmeyene bir acayip hal olur.


Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm.


Cehennem yerinde hiç ateş yoktur. Herkes ateşini buradan götürür.


Karacaoğlan da öyle demiyor muydu, adı sanı
bilinmedik ellere gitmeyince gönül yardan ayrılmaz...


İncecikten bir kar yağar,
Tozar Elif, Elif deyi...
Deli gönül abdal olmuş,
Gezer Elif, Elif deyi...


Ağacın eyisi özünden olur
Yiğidin eyisi sözünden olur
İl için ağlayan gözünden olur
Ağlama hey gözü yaşın sevdiğim.


Değirmenden geldim beygirim yüklü
Şu kızı görenin del'olur aklı
On beş yaşında kırk beş belikli
Bir kız bana emmi dedi neyleyim.


Gel denmeyen yere varılamaz.


Sevdaya düşen yorulmaz.


Yalnız taşla duvar olmaz.


Yiğit olan sırrını kimseye demez,kötü kalbindekini dile getirir.


Bastığımız kara toprak boyumuzu aşar bir gün.


Aradılar, bir tenhada buldular
Yaslandılar, şıvgalarım kırdılar
Yaz bahar ayında bir od verdiler
Yandım gittim, ala karlı dağ iken.


Şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim ağuları, sağ iken
Kahbe felek vermez benim muradım
Viran oldum, mor sünbüllü bağ iken.


Bir çift güzel geçti bağlardan ağrı
Daramış zülfünü, vermiş tımarı
Ak göğsün arası zemzem pınarı
İçsem öldürürler, içmesem öldüm.


Severim güzeli nice olursa
Boyu uzun, beli ince olursa
Severim atımı dinççe olursa
Kovulmuşu, yorulmuşu nideyim.


Öteni yokladım, öten yok imiş
Yürü yalan dünya senden usandım
Çok emekler verdim, hep zayi oldu
Cesedim içinde candan usandım.


Ağırdır, kalkmıyor yükümün tayı
Demirdir çekilmez feleğin yayı
Aradım cihanı, nazlı yar deyi
İl içinde olan sözden usandım.


Şu yalan dünyaya geldim geleli
Şakıyıp gülmedim, hey zalim felek
Her ne tuttum ise aldın elimden
Nice bir divane dolanam, felek.


Her gelip geçeni âşık sanırsın
Âşık olsan ataşıma yanarsın
Her ne dersem yüzün öte dönersin
Bir başka sevdiğin var gibi gibi.


KARAC'OĞLAN halimi kimse bilmez
Her güzel de öğmeye lâyık olmaz
Bu yalan dünyadır ki giden gelmez
Hep gidenler şu toprağa belendi.


Güzel sever diye isnâd ederler
Benim Hak’dan özge sevdiğim mi var


Zehirliyorlar beni
Kekiklerle defnelerle
Bütün kokular öldürüyor beni
Onun için Karacaoğlan okurnuyarum Çukurova'ya gitmiyorum
Tarasiara zinhar


Evvel Allah, ahir Allah
Andan ulu gelmemiştir
Hak Muhammed'den sevgili
Hakk'ın kulu gelmemiştir.


Cennet cehennem yoktur diyenler
İl hakkını alıp haksız yiyenler
Al yesil konaktan hükm'eyleyenler
Dur bakalım canım beyler kalır mı.


Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eyler
Benim can vermeye dermanım mı var.


Onun şiirlerinde o kadar çok mücevher var ki meyve bahçesine girip de kararsızlıktan dolayı meyve yiyemeyen bir insan gibi elinizi hangisine uzatacağınızı şaşırıyorsunuz.


Gurbette ömrüm geçecek
Bir daracık yerim de yok
Oturup derdim dökecek
Bir münasip yarim de yok.


Halk dilinin yerleşik konuğu
Sevda göçebesidir karacaoğlan
Ve sazının düzeni bozulmadıkça
Beyler sofrasının kadim dostudur


Yiğit yiğide yadolmaz
İyilerde ham süt olmaz
Bin kaygı bir borç ödemez
Gamlanma gönül gamlanma


Naçar Karacaoğlan naçar
Pençe vurup göğsün açar
Kara gündür gelir geçer
Gamlanma gönül gamlanma


Altın kafes idi benim durağım
Dost elinden yaralandı yüreğim
Evvel yakın idim şimdi ırağım
Felek beni nazlı yârdan ayırdı.


Ala gözlü nazlı dilber
Sen d(e) olasın benim gibi
Zülfün dökük boynun bükük
Sen d(e) olasın benim gibi.


Dinleyin ağalar, size söyleyim;
Arş u Kürsü gider yolun var dağlar.
Kar-ardıçlı, kamalaklı yüceler.
Selvili, söğütlü yerin var, dağlar.


Benden selâm eylen şol nazlı yara
Her beni gördükçe gülüp durmasın
Aldırdım aklımı oldum divâne
Aklımı başımdan alıp durmasın.


“Zora dağ dayanmaz. Sevdaya dağ dayanmaz kardaşım...”


Üç derdim var biribirinden geçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm.


“Gurbet elin kahrı zehirden acıdır.”


Karacaoğlan da öyle demiyor muydu, adı sanı bilinmedik ellere gitmeyince gönül yardan ayrılmaz…


Gülüp oynadığım ele karşıdır.


Bastığımız kara toprak boyumuzu aşar bir gün.


Ela gözlerini sevdiğim dilber
Sevgini sevdamdan ayıramıyorum
Gündüz hayalimde, gece düşümde
Bana bir hal oldu bilemiyorum.


... Bu adı sanı bilinmedik eller sözünü çok seviyordu. Karacaoğlan da öyle demiyor muydu, adı sanı bilinmedik ellere gitmeyince gönül yardan ayrılmaz...


Ağacın eyisi özünden olur
Yiğidin eyisi sözünden olur
El için ağlayan gözünden olur
Ağlama hey gözü yaşın sevdiğim.


Benim bu dünyaya geçmiyor nazım
Felekten kalmadı gayri niyazım
Halimi sen anla hey iki gözüm
Derdimi diyecek dil bulamadım.


Bülbül havalanmış yüksekten uçar;
Has bahça içinde gülüm var, deyi.
Seni seven yiğit serinden geçer,
Güzeller içinde yarim var, deyi.


Kadir Mevlam senden bir dileğim var
Muhannes kuluna muhtaç eyleme
Cennet-i alayı nasib et bana
Sırat köprüsünden yolum bağlama.


Şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim ağulari sağ iken
Kahpe felek vermez benim muradım
Viran oldum mor sümbüllü bağ iken.


Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm.


Seherden uğradım dostun köyüne“
Hoş geldin sevdiğim, in! ” dedi bana.
Domurcuk memesin verdi ağzıma,
“Yorgunsun sevdiğim, em! ” dedi bana.


Eğer benim ile gitmek dilersen
Eğlen güzel yaz olsun da gidelim
Bizim iller kıraçlıdır aşılmaz
Yollar çamur kurusun da gidelim.


Uryan geldim ise uryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eyler
Benim can vermeye dermanım mı var.


Bahar gelmeyince güller açılmaz
Yavrusuz yaylaya konup göçülmez
Uykudan mı kalktın gözün açılmaz
Bilmiyorum ne derdin var yâr senin.


İzin ver hey ağam ben de gideyim
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var.


Dinleyin bir güzel medhedeyim
Yiğide nispetle yürüyüşlünün
Can feda ederim söyle sunaya
Bin türlü naz ile salınışının.


On birinde bir yar sevdim
Yeni açmıs güle benzer
On ikide şeker şerbet
Oğul vermiş bala benzer.


Şeker baldır damağında dişinde
Lam elif yazılı siyah kaşında
Hamaylin olayım sakla döşünde
As koynuna yaradanı seversen


Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz