Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

İsmet Özel Sözleri

Sayfa İçeriği: İsmet Özel Sözleri, İsmet Özel Sözleri Facebook, İsmet Özel Sözleri Aşk, İsmet Özel Şiirleri, İsmet Özel Sözleri 2019, İsmet Özel Sözleri Twitter, En Güzel İsmet Özel Sözleri, Özlü İsmet Özel Sözleri

1944 yılında Kayseri'de dünyaya gelen ünlü Türk şairlerimizden İsmet Özel Sözlerini sizler ile buluşturuyoruz. Hoşunuza giden İsmet Özel Şiirlerini Facebook, İnstagram, Tumblr gibi hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.

İsmet Özel Sözleri

Editörün Seçimi: İçimiz damar damar parçalansa da, dışımız lal gibi sessiz. (İsmet Özel)


Partizan’ın, Amentü’nün, Savaş Bitti’nin önüne ve ilerisine geçebildim diyen varsa alnını karışlarım.


''...Biz bağıracağız, birileri hiç, duymayacak, hep aynı hikaye, duyanlara selam olsun..''


İstiklal marşımız “Korkma!” diye başlar. Biliyorsun ki bu, Rasûl-i Ekrem’in Sevr Mağarası’nda Ebû Bekir’e söylediğidir.


Sen şimdi sevincimin akranısın.


Yılanın başı mutlaka, her şart ve ahvalde ezilmeli. Yılan yaşama hakkını bizi sokmamış olmasından almamalıdır.


Ankara’yı bombalayabilmek için Recep Tayyip Erdoğan’dan bir Saddam üretmek gerekiyordu.


O silik aynalarda şaşırdığım pis yüzüm
daha çok insanlara benzeyen ve onlara
hırçın çalgılar yansıtan
yüzüm.
Uykularım upuzun bir geçmişi yaktıkça
ve o külle yıkandıkça ben durmadan
utançla ovuşturduğum
yüzüm.


"Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön!"


Bana soru sor artık, beni kurtarma konuştur, beni yaz geceleri patlayan sağanaklara bağışla.


Benim adım insanların hizasına yazılmıştır.
Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu.


Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?


Yeni Türkiye’nin İstiklâl Harbi’ne rağmen İslâm’ı müzelik şekle çevirme manevrasının bir mahsulü olduğu bilinmelidir.


Anlaşılmaya değer şeyi ancak aşk anlatabilir bize…


Öyle ya, evlerimizin içi boş olmasaydı nerede otururduk? S[ev]ginin evi olduğunu akıldan çıkarmamak lazım.


"Tövbe insanın bir önceki tanımını reddetmesi, kendisini yeniden tanımlamasıdır. "


"Her şeyin bir fiyatı vardır. Size huzur verdim diyenler bizden ne aldıklarını da söylesinler."


Yaşamak geçti üzerimden.


Ölüyoruz, demek ki yaşanılacak.


Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda
acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman
acıyla uğraşacak yerlerimi yokettim.
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın
başından başlayabilirim.


İnsan insanın ümididir.


Durgun suyun sayhası, varsın bende biriksin.


Hepimiz ölecek yaştayız.


Ölümü pahasına olsa bile haram yemiyorsa, o insanı yenemezsiniz.


Hastaneler hastalık, mektepler cehalet, mahkemeler zulüm, piyasalar yoksulluk üretiyor.


Nuh’un gemsini dolduracak kadar Müslüman varsa hâlâ ümit vardır.


Bu memlekette akıllılar ile konuşmak için hiçbir şeye gerek yok fakat aptallarla konuşmak için bazı şeylerin olması lazım. Mesela paran ve diploman olması lazım.


Birbirine gönülden bağlı olanların bağını koparamazsınız, çünkü gönüllerin birbirine nereden bağlı olduğunu asla bilemezsiniz.


Senin karanlığına kanat vuran yarasalar, başka bir göğe germişler kendilerini.


Yazık. Yazık ki yazgımın boyası koyu.


Dünyaya gelmek saldırıya uğramaktır.


Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm...


Şiir yüzümüze çarpan bir övgü veya sövgüdür.


Sistemle savaşmak için sistemli olmak bir zorunluluktur.


Şiir başkaldıranların, baskıya, zorbalığa karşı koyanların sesidir. Haksızlığa uğrayanların haykırışıdır şiir.


Her kim şiir önemlidir, büyüktür derse, aslında ben önemliyim, ben büyüğüm diyordur.


Sınırları aşmak da aşmamak da insanın elindedir.


Görünürdeki dost ihtimali azaldığında veya tamamen kaybolduğunda, görülemeyen, henüz görünmemiş dosta ihtiyacın şiddeti yükseliyor.


Ölüyoruz, demek ki yaşanılacak.


Ben öyle bilirim ki yaşamak / berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktırır.


Partizan’ın, Amentü’nün, Savaş Bitti’nin önüne ve ilerisine geçebildim diyen varsa alnını karışlarım.


Yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa, hiçbir yere varamayacağız demektir.


Sanat, bilhassa şiir hoşumuza giden bir şey değildir, boşumuza gelen bir şeydir.


Külden bir ağzım vardı mermilerden önce
çanların saçlarıma değdiği yerde ulurdu
Mori, bakırcı çarşısı, incitepe
ağzımın üniformasına sokulurdu.


Ölümle şaka olmaz diyenler
Kıyasıya yanıldılar bu çağda
Taksitle Ölüm diye bir roman yazıldı artık
Önce Öl/Sonra Öde denilmek suretiyle
Aşılıp geçildi bu roman da..


İnsan için önüne çıkan bütün yollar yürünebilir yollar ise, o insan artık kaybolmuştur.


Otların sarardığı yerlerde güneş, kurşunun değdiği tende heves kalmıştır...


Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum.


Şiirin Türk tarihine vâkıf olursak insanlığın meşru hayatını müdafaadan doğacak felâhı temine matuf yolu bulmuş olacağız.


Hiç kimse, adına tarih denilen şey her ne ise ona ana hatlar izafe ederek onu tafsilâtından arındırma gücüne erişemez.


Ne kadar insanın özünün tarihinden ibaret olduğunu söylesek de, şiire müracaat etmeksizin o özü temellük etmek o kadar imkânsızdır.


Birey olarak da, tür olarak da insan kendi önemini ileri sürmek gereğini duyduğu zaman şiire sarılmıştır.


Değerli olan eylemdir, ama eylemin hangi değerde olduğunu ve giderek değerli olup olmadığını öğreten şiirdir.


Türk toprağının üstün niteliklerle donatılması görevi savsaklanmış, vatan toprakları bakımsız bırakılmış, TürkIer TürkIeri ihmaL etmiştir. Türk olmayanlar tarafından telkin edilen sözde milliyetçilik bu noktaları gözden uzak tutuyor. Savsaklama hangi alanda ve ne zaman başlamış? Vatan topraklarının bakımsızlığından kimler yararlanmış? Kimlerin ihmaliyle felâkete giden yol genişletilmiştir? Bunları konuşalım. Türkiye düşmanlarının elimize tutuşturduğu siyaset reçetesini yırtıp atalım.


İçinde aydınlanan kişi ancak dışına ışık verebilir .


Bu tatsız soru da karşıma çıkıyor. Tatsız diyorum, zira okumayı ciddiye alan kimse böyle bir soru sormaya gerek duymaz. Okumayı ciddiye almamış birinin bu türden bir soruyla kendini ve başkalarını meşgul etmesi hem bezginlik verici, hem de abestir. Ona doktorların hayatından ümit kestikleri hastaya uyguladıkları dieti vermek gerek. Okumayı ciddiye alan kişiler neden "Ne okumamı tavsiye edersiniz" sorusunu sormazlar? Çünkü kitaplar insanı kitaplara götürür. Kitapların kendileri zenginliklerini ve yetersizliklerini ele verirler.


Bedeli ne olursa olsun Müslümanca yaşamanın haysiyetine talibiz.


Tozludur saçlarım, saçlarımdan
devrilmiş sarayların dumanları savrulur
yüzüm yanıktır
Yüreğime bir karanfil sokuludur


Ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır.


İnsanlar sabırsızlıkları yüzünden derinden arzuladıkları doğrulanmayı feda ederler.


Neden her şeyin gönlümüzce olmasını istiyoruz da, istemesini bilen bir gönlümüz olmasını istemiyoruz?…


Vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine, arastadan ırmaklara çark ettiren dargınlık!


Sakın ola iç dünyanızdaki derinden gelen şarkıyı dindirmeyin.


Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre burada yapılacak işler var.


İnsanların bütün söyledikleri neyi ne kadar anlayabildiğinin itirafıdır.


İki nokta arasındaki en kısa yol, eğer politika alanında iseniz, bir doğrudan geçmez.


İnsan için önüne çıkan bütün yollar “yürünebilir” yollar ise, o insan artık kaybolmuştur.


Türk topraklarında Türk olmakla, Türk olmuş olmakla “Allahsız, Kitapsız” Turancılık idealini terk ediyoruz.


Cenneti özlüyoruz. Ben özlüyorum, kalbimdekine hiç kimse yarsımasa da.


“Ne derler acaba” diye kahrolası bir put vardır.


Ne kadar insanın özünün tarihinden ibaret olduğunu söylesek de, şiire müracaat etmeksizin o özü temellük etmek o kadar imkânsızdır.


Var mıymış gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi?


Yaşamak işini görece daha iyi, komşusuna hava atacak şekilde yaparsa insanlar, bundan çok memnun oluyorlar. Türkiye bu hale geldi. İnsanlar komşusuna fark atarak yaşamayı şerefli yaşamak sanıyorlar. Halbuki bu normal Türk hayatında yaşamanın en şerefsiz halidir.


Nezaketten, haklılardan yanayızdır hepimiz
Sevinmemiz çapkıncadır, ağlatır bizi küpeşteler
Yaşamak deriz-Oh, dear-ne kadar tekdüze
Katliamlar ne kötü be birader.


Şiir okumanın hasadı ancak bilinmeyen eski ile tanışılmamış yeni arasında toplanır.


Sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış, gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi…


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz