Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Henry David Thoreau Sözleri

Sayfa İçeriği: Henry David Thoreau Sözleri, Henry David Thoreau Sözleri İngilizce, Özlü Henry David Thoreau Sözleri, Henry David Thoreau Sözleri 2020, Anlamlı Henry David Thoreau Sözleri, Etkikeyici Henry David Thoreau Sözleri

Şair, filozof ve aynı zamanda tarihçi olan Henry David Thoreau Sözlerini sizler ile buluşturuyoruz. Bu içeriğimizde yer almakta Özlü Henry David Thoreau Sözlerini Twitter, Facebook gibi hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.

Henry David Thoreau Sözleri

Editörün Seçimi: İnsan kendi saadetinin mimarıdır. (Henry David Thoreau)


Gözlerinizin, sahip olduklarınızı görmesini dilerim.


Bir sürü insanla kadife bir minderde oturacağıma, sadece bana ait olan bir balkabağının üstünde oturmayı tercih ederim.


Bilgisini durmaksızın kullanmak zorunda olan birisinin -gelişmesi için gerekli olan- cehaletinin ayrımına varması mümkünmüdür?


İnsan kendi saadetinin yaratıcısıdır. / Henry David Thoreau


Tıpkı meyve çiçekleri gibi, yalnızca en özenli ilgiyle korunabilir insan doğasının seçkin nitelikleri. Ne yazık ki biz, ne bir başkasına böyle sevecen davranırız ne de kendimize..


''Kedere bir övgü yazmak değil niyetim, sadece seher vaktinde tüneğinde dikilen bir horoz gibi kuvvetle ötmek ve komşularımı uyandırmak''


Ayağa kalkıp yaşamadan oturup yazmaya çalışmak ne büyük bir sefalettir.


Eğer kendimi bir fikre adayacaksam, en azından önce o fikrin kimsenin hakkını gasp etmediğini görmeliyim.


“Zamanın büyük çoğunluğunda yalnız olmanın sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Birileriyle beraber olmak, en iyileriyle bile olsa, kısa bir süre sonra yorucu ve tüketici bir hal alır. Yalnız olmayı seviyorum. Yalnızlıktan daha arkadaş canlısı bir arkadaş görmedim.”


Yalnız olmayı seviyorum, yalnızlıktan daha samimi ve sıcakkanlı bir arkadaş tanımadım. Dışarı çıkıp insanların arasına karıştığımızda, odamızda olduğumuzdan çok daha yalnız oluruz.


“İnsan vazgeçebildiği eşya oranında zengindir."


Bu dünyaya baskı altında yaşamaya gelmedim.


Birbirimizin gözlerinin ta içine bir anlığına bakalım, bizden daha büyük bir mucizenin gerçekleşmesine gerek var mı?


İnsanları haksız yere hapse atan bir hükümetin idaresinde olan bir yerde, adil kimsenin yeri de bir hapishanedir.


"Zamanın büyük çoğunluğunda yalnız olmanın sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Birileriyle beraber olmak, en iyileriyle bile olsa, kısa bir süre sonra yorucu ve tüketici bir hal alır. Yalnız olmayı seviyorum. Yalnızlıktan daha arkadaş canlısı bir arkadaş görmedim."


Ben, önce insan olmamız gerektiğini, daha sonra başka sıfatları edinmemiz gerektiğini düşünüyorum.


Ne kadar uyanık insanlarız! Bir şeylere inanarak yaşamaktan her fırsatta kaçınıyoruz.


Her nesil eskilerin moda akımlarını komik bulup güler ancak güncel modayı mürid kıvamında izler.


Kendimi şöyle bir devlet düşleyerek avutuyorum: Sonunda bütün insanlara karşı doğru olmayı gözeten, bireye sanki komşusuymuş gibi davranan bir devlet! Komşularıyla yurttaşlarının tüm ödevlerini yerine getiren bir avuç kişi, onun işlerine karışmaksızın ne de onunla kuşatılmaksızın kendisinden uzakta yaşayacak olursa, bunu kendi amacına aykırı saymayan bir devlet! Bu tür meyveler veren, bu meyvelerin olabildiğince çabuk olgunlaşıp dökülmeleri uğruna sıkıntı çeken bir devleti böylesi bir oluşum daha yetkin daha parlak bir devletin yolunu açacaktır. Benim düşlediğim de bu işte. Gelgelelim henüz böylesi yok orta yerde.


Tutkularınızdan ve hayallerinizden vazgeçmeyin. Eğer vazgeçerseniz, bedeniniz bu dünyada var olsa da, yaşamınız son bulur.


Olaylar değişmez, biz değişiriz.


Önyargılarınızı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir.


Yaşanabilir bir dünyada olmadıktan sonra, güzel bir eve sahip olmak neye yarar?


İnsan o kadar sade giyinmeli ki karanlıkta elleriyle vücuduna dokunabilsin. Her anlamda öylesine derli toplu ve hazırlıklı yaşamalı ki düşman kasabayı işgal ederse yaşlı bir bilge gibi hiçbir endişe duymadan şehir kapısından elleri bomboş çıkıp gidebilsin.


Bir kişi Türkiye'de de zengin olabilir, her açıdan Türk hükümetinin hükmü altına girip ona itaat ederse tabii...


Belki göksel varlıklarla aramızda engel olmaksızın dışarıda daha çok gündüz ve gece geçirsek daha iyi olurdu. Şair bir çatının altından konuşmasaydı, ermişler barınaklarda bu kadar uzun süre kalmasaydı daha iyi olurdu. Ne kuşlar mağarada şakır ne de güvercin kuşhanede masumiyetini korur.


Akıllı insanların değerli bir şeyi mutlaka yaşayarak öğrendiklerini hiç sanmıyorum. Yaşlıların gençlere verebilecekleri değerli bir öğütleri gerçekten yoktur.


Baykuşların olduğuna seviniyorum. Bırakın insanlar aptalca ve manyakça bulsun. Baykuş sesi, bataklıklara ve alacakaranlıktaki ormana mükemmel uyuyor. Gündüz buna benzer bir ses duyamazsınız. İnsanın tanımadığı, uçsuz bucaksız, gelişmemiş bir doğanın var olduğunu haber veriyor. Hepimizde olan çırılçıplak alacakaranlığı ve tatmin edilmemiş düşünceleri temsil ediyor.


Zamanın büyük çoğunluğunda yalnız olmanın sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Biriyle beraber olmak, en iyisiyle bile olsa bir süre sonra yorucu ve zihin dağıtıcıdır. Yalnız olmayı seviyorum. Yalnızlıktan daha samimi ve sıcakkanlı bir arkadaş tanımadım.


On gün birisiyle yürümek, on yıl onunla birlikte yaşamak demektir. / Henry David Thoreau


Yaşamak için ayağa kalkmadıysan,yazmak için oturmak ne kadar beyhude. / Henry David Thoreau


Her nesil eskilerin moda akımlarını komik bulup güler ancak güncel modayı mürid kıvamında izler. / Henry David Thoreau


Yaşanabilir bir dünyada olmadıktan sonra, güzel bir eve sahip olmak neye yarar? / Henry David Thoreau


İyi kitap okumak, yani gerçek bir ruha sahip gerçek kitapları okumak asil bir eylemdir ve kişiyi günün gerektirdiği işlerden daha fazla çalıştırır.


“Hükümetlerin en iyisi hiç hükmetmeyendir”.


Hükümet, bir hizmet sunabiliyorsa iyidir, ama çoğu hükümet genellikle ve tüm hükümetler de kimi zaman yersizdir.


Ne var ki bir vatandaş olarak konuşacak olursam, kendilerini hükümet
karşıtı olarak niteleyenlerin aksine, hükümetin feshedilmesini değil,
hükümetin işe yarar olmasını isterim.


''Yepyeni bir manzara benim için mutluluk kaynağıdır.''


''Kişinin kaderini belirleyen daha doğrusu gösteren kendisi hakkında düşündükleridir.''


''Yabanda dünyanın kurtuluşu yatar.''


''Bilgi edinme arzusunu arada bir duyarım, ama kafamı ayaklarımın bilmediği ortamlara sokma arzusu sürekli tekrarlanır.''


Meşgul olmak yeterli değildir; karıncalar da sürekli meşguldür. Önemli olan ne ile meşgul olduğumuzdur.


Yazılı bir söz, en seçkin hatıradır.


"Çoğu adam hayatlarında sessiz bir umutsuzluğu yaşarlar ve mezara hala içlerinde olan bir şarkıyla giderler."


"Hükümetin en iyisi en az hükmedendir," düsturuna canı gönülden katılıyorum...


İnsan her şeyden ziyade bir şeyler yapabilir; ayrıca her şeyi yapamıyor diye de illa yanlış bir şey yapması da gerekmiyor.


Düşünceme göre öncelikle insan, sonrasında vatandaş olmalıyız.


Ama insanoğlu yanlış yoldadır. En değerli varlığı çok geçmeden toprağa gömülüp çürümeye bırakılır. İnsan sahte yazgısına aldanır, gereksinim diye bir kılıf uydurarak, eski bir kitapta söylendiği gibi, güvelerin ve pasın çürüteceği ve hırsızların girip talan edeceği servetler biriktirmeye çalışır. Bu ahmakça bir yaşamdır. Eğer daha önce öğrenmezse, mutlaka öğrenecek yolun sonuna geldiğinde.


Bir kişi her şeyi yapamaz, ama bir şeyler yapmış olmalı...


Eğer kendimi bir fikre adayacaksam, en azından önce o fikrin kimsenin hakkını gasp etmediğini görmeliyim.


Zamanın büyük çoğunluğunda yalnız olmanın sağlıklı olduğunu düşünüyorum.


Çok çalışkan olmak yeterli değil; karıncalar da çok çalışıyor.’Ne’ için çok çalışıyorsunuz?


Kişi güvenle hayallerinin peşinden giderse ve zihninde canlandırdığı yaşamı sürdürmek için çaba gösterirse bildiğimiz saatlerle hesaplayamadığımız bir süre içinde arzusuna kavuşacaktır. Bazı şeyleri geride bırakacak, görünmez bir sınırı geçecektir; yepyeni, evrensel ve daha liberal kurallarla kuşatılacak, bu kurallar içine yerleşecektir; ya da eski kurallar genişleyecek ve kendi lehine daha özgür bir anlamda yorumlanacaktır ve daha yüksek düzeydeki varlıklarla beraber yaşama selahiyetine sahip olacaktır.


ğer bir insan günün yarısını çok sevdiği koruluklarda dolaşarak geçirirse, kendisinin bir serseri yerine konması tehlikesi ile karşı karşıyadır. Ama aynı adam bütün gününü spekülasyon yaparak geçirir ve ağaçları kökünden kazıyıp doğayı bir kele benzetirse, o zaman çalışkan ve müteşebbis, bir iş adamı olarak takdir edilir.


Basitleştir, basitleştir. Günde üç öğün yemek yerine, gerekirse bir tane ye, 100 tabak yerine 5 tane kullan, diğer ihtiyaçlarını da aynı oranda azalt.


Yaşamak için ayağa kalkmadıysan,yazmak için oturmak ne kadar beyhude.


İnsanlar vahşi hayvanlardan çok ufak bir noktada ayrılır; sürü niteliğindeki sıradan insan bu noktayı yitirir; üstün insanlar ise dikkatle muhafaza eder.


Kendimi şöyle bir devlet düşleyerek avutuyorum: Sonunda bütün insanlara karşı doğru olmayı gözeten, bireye sanki komşusuymuş gibi davranan bir devlet! Komşularıyla yurttaşlarının tüm ödevlerini yerine getiren bir avuç kişi, onun işlerine karışmaksızın ne de onunla kuşatılmaksızın kendisinden uzakta yaşayacak olursa, bunu kendi amacına aykırı saymayan bir devlet! Bu tür meyveler veren, bu meyvelerin olabildiğince çabuk olgunlaşıp dökülmeleri uğruna sıkıntı çeken bir devleti böylesi bir oluşum daha yetkin daha parlak bir devletin yolunu açacaktır. Benim düşlediğim de bu işte. Gelgelelim henüz böylesi yok orta yerde. / Henry David Thoreau


Kişi hayatını sadeleştirdiği ölçüde evrenin kanunları gözüne daha basit görünecek ve ne yalnızlık yalnızlık, ne yoksulluk yoksulluk, ne de zayıflık zayıflık olacaktır. / Henry David Thoreau


Meşgul olmak yeterli değildir; karıncalar da sürekli meşguldür. Önemli olan ne ile meşgul olduğumuzdur. / Henry David Thoreau


Ormana gittim. Çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum. Yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak için. Ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu fark etmek için. / Henry David Thoreau


Gerçeklerin, güllerin nasıl varsa, kendisine ait dikenleri vardır. / Henry David Thoreau


Ben, önce insan olmamız gerektiğini, daha sonra başka sıfatları edinmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yasalara duyulan saygının doğrulara duyulan saygıyı geçmesi istenen bir şey değildir.


Asıl kavgam, uzaktaki düşmanla değil, en yakında olan ve uzaktaki düşman ile birlik olan ve fırsat sunan düşmanladır ve bu kimseler olmasa, zaten uzaktaki düşmanın hiçbir zararı olamayacaktır.


Doğru olana oy verseniz bile, bu hiçbir işe yaramaz. Bu sadece kimin egemen olması konusunda sizin düşüncenizi gösterir. Akıllı biri asla doğru olanı şansa bırakmaz ya da doğru olanın çoğunluğun gücü ile iktidara gelmesini beklemez.


Günah yüzünüzü bir kez kızarttıktan sonra, alışkanlık yapar, ahlaksızlıktan kayıtsızlığa dönüşür ve sanki hayatlar için bir gereksinim halini alır.


Söyleyeceğiniz şeyi söyleyin, söylemeniz gerekeni değil!


.. yasaya saygılarından ötürü iyi niyetli kimseler bile günbegün haksızlığın unsurları haline getirilmişlerdir.


Ömrünün sonbaharı yaklaştıkça alışkanlıkları da yavaş yavaş karanlığa gömülür.


Bizler evrenin uzak ve semavi köşelerinde Kraliçe takımyıldızının arkasında , kargaşa ve gürültüden uzak yerleri hayal etmeyi severiz.


Herkes, kendi yaşamını, detaylarına dek oluşturmakla, en önemli ve kritik saatlerini tefekküre layık kılmakla yükümlüdür.


Bana sevgi değil, para değil, ün değil, hakikati verin. Zengin yemeklerin, şarabın ve dalkavukların bulunduğu sofrada oturdum, hakikat ve samimiyet yoktu; misafire hiç de iyi davranılmayan bu yerden aç ayrıldım. Misafire muamele buz gibi soğuktu.


Uyanık olmak, yaşam dolu olmaktır, farkındalıktır. Şimdiye dek tamamıyla uyanık bir insanla hiç karşılaşmadım. Gözümü dikip yüzüne bakabilir miydim eğer karşılaşsaydım?


İzleyen satırları, daha doğrusu büyük kısmını yazarken Concord Massachusetts'teki Walden Gölü'nün kıyısında bir ormanda,en yakın evden 1 mil uzaklıkta, kendi inşa ettiğim kulübemde yaşıyor, yaşamımı yalnızca el emeğimle kazanıyordum. İki yıl, iki ay yaşadım orada. Şimdi yine konuğum uygar yaşamda.


Olaylar değişmez, biz değişiriz. / Henry David Thoreau


“Eğer bir devlet akıl ve mantık ile yönetiliyorsa, umutsuzluk ve fakirlik utanç kaynağıdır; eğer bir devlet akıl ve mantık ile yönetilmiyorsa, zenginlik ve onur, utan kaynağıdır.”


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz