Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

George Orwell Sözleri

Sayfa İçeriği: George Orwell Sözleri, En Güzel George Orwell Sözleri, George Orwell Sözleri Özlü, George Orwell Alıntılar, George Orwell Sözleri 2019, George Orwell Sözleri Kısa

1900'lü yılların en ünlü Roman yazarları arasında gösterilen Hindistan'da doğan ve İngiltere'de ölen George Orwell sözlerini sizler için hazırladık. Whatsapp, Facebook, İnstagram hesaplarınızdan George Orwell Sözlerini paylaşabilirsiniz.

George Orwell Sözleri

Editör Seçimi: Dindarların ve ahlaksızların doğal olarak birbirlerini buldukları bi gerçektir. (George Orwell)


 ''... Bize duymak istediklerimizi söyleyen kitapları severiz...''


Doğru sözler paylaşıldıkça, doğru düşünceler artar.


“Sahtekarlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.” 


Deli dedikleri şey tek kişilik bir azınlıktı belki de.


Savaş barıştır 
Kölelik özgürlüktür 
Bilgisizlik kuvvettir.


"Tartışmalı konulardan uzak durmak,sorunu çözmez..." 


Yoldaşlar, sakın önderliğin yan gelip keyif çatmak olduğunu sanmayın. Tam tersine, önderlik, ağır bir sorumluluk yükler.


Acının karşısında kahramanlık olmaz.


Dışarıdaki hayvanlar bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.


" insan insana nasıl hükmeder ,Winston?
Winston biraz düsünüp "Acı çektirerek " dedi.


Bilinçleninceye kadar asla başkaldıramayacaklar, ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler.


O günler bir daha gelmeyecek demek istemiyorum.
İçimizdeki histen söz ediyorum.


Politik dil yalanları gerçekmiş gibi, cinayeti saygın göstermek için tasarlanmıştır.


İnsan bir daha geriye dönemiyordu. İnsanın içinde bir şeyler ölüyor, yanıp kül oluyordu.


Her siyasi kuram kendine ne ad takarsa taksın, hiyerarşiye ve baskıya dönüş yapmıştır.


“İnsanın tekrar tekrar okuduğu, aklının demirbaşları arasında yerini alan ve hayata bakışını değiştiren kitaplar vardır; göz atıp asla baştan sona okumadığı, bir oturuşta okuyup bir hafta sonra unuttuğu kitaplar da.”


Belki de insan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu.


Artık saf aşk ya da tutku söz konusu değildi. Hiçbir duygu saf olamıyordu, çünkü her şeye korku ve nefret sinmişti. Kucaklaşmaları biɾ savaş, orgazmlarıysa biɾ zafer olmuştu. Bu, partiye indiɾilmiş biɾ darbeydi. Sevişmek siyasal bir eylemdi..


Domuzlar, koşum takımlarının durduğu odayı karargah edinmişlerdi. Akşamları burada, çiftlik evinden getirmiş oldukları kitaplardan nalbantlık, marangozluk gibi gerekli uğraşları okuyup öğreniyorlardı. Snowball, ayrıca, öteki hayvanların Hayvan Kurulları'nda örgütlenmesiyle de uğraşmakta, bu iş için bıkmadan usanmadan çaba harcamaktaydı.


Geçmiş tuhaf bir şey. Her zaman sizinledir, bence on ya da yirmi yıl önce olmuş bir şeyi düşünmeksizin bir saat bile geçiremeyiz, yine de çoğunlukla hiçbir gerçekliği yoktur, tarih kitaplarındaki bir sürü malzeme gibi, o da yalnızca bildik bir olgular dizisinden ibarettir. Sonra şans eseri bir görüntü veya ses ya da koku, özellikle de koku, size çarpar ve sadece geçmiş canlanmakla kalmaz, siz de gerçekten geçmişe dönüverirsiniz."


Özgürlük iki kere ikinin dört ettiğini söyleyebilmektir. Eğer buna izin verilirse gerisi kendiliğinden gelir.


Partiye bağlılık, düşünmemek, düşünce gereksinimi duymamaktır. Partiye bağlılık, bilinçsizlik demektir.


Piramidin tepesinde Büyük Birader vardır. Büyük Birader asla yanılmaz ve mutlak güce sahiptir. Her başarı, ulaşılan her hedef, her zafer, her bilimsel keşif, tüm bilgi, tüm akıl, tüm mutluluk, tüm erdem onun liderliğinden ve verdiği esinden kaynaklanır.


Küçük kurallara uyarsan, büyük kuralları çiğneyebilirsin.


"Bu hayatta başımıza gelen tüm kötülüklerin insanların zorbalığından kaynaklandığı gün gibi açık değil mi?" 


"Dünyanın en kötü şeyinin ne olduğu kişiden kişiye değişir." 


"Savaş kazanmak amacıyla yapılmaz,aksine savaşın sürekli olması istenir... Toplumdaki hiyerarşinin sürmesi ancak yoksulluk ve cehalet temeli üzerinde sağlanabilir.Savaş başlatma çabası her zaman için,asıl  olarak,toplumu açlığın eşiğinde tutmak için planlanır.Savaş,egemen grup tarafından kendi vatandaşlarına  karşı yürütülür ve bu amacı zafer kazanmak değildir...aksine toplumun mevcut yapısını sağlam tutmaktır." 


İşte, yoldaşlar, tüm sorunlarımızın yanıtı burada. Tek bir sözcükte özetlenebilir: İnsan. Tek gerçek düşmanımız İnsan'dır. İnsan'ı ortadan kaldırın, açlığın ve köle gibi çalışmanın temelindeki neden de sonsuza dek silinecektir yeryüzünden.


Bu dünyada açlık ve yokluk içinde yasiyorlardi; başka bir yerlerde daha iyi bir dünyanın bulunmasından daha doğru, daha anlasilir ne olabilirdi?


Balbadem diyarı denen gizemli bir ülke vardı, bütün hayvanlar öldükleri zaman oraya gidiyorlardı. Moses'e bakılırsa bu ülke gökyüzünde bir yerde , bulutların az ötesindeydi. Balbadem Diyari'nda her gün pazardı; dört mevsim yonca biter , ağaçlar ve çalılar , Kesmeşeker ve keten tohumu kuspesinden gecilmezdi.


Bilinçleninceye dek baş kaldırmayacaklar, baş kaldırmazlarsa da hiçbir zaman bilinçlenmeyecekler.


Geçmiş silinmekle kalmıyor, silindiği de unutuluyor, sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu.


Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa; gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder.


Milliyetçi, kendi tarafınca girişilen katliama karşı çıkmamakla kalmaz, ayrıca bunları hiç duymamak gibi müthiş bir yeteneğe de sahiptir.


DindarIarın ve ahlaksızların doğaI olarak birbirIerini buldukları bir gerçektir.


Artık saf aşk ya da tutku söz konusu değildi. Hiçbir duygu saf olamıyordu, çünkü her şeye korku ve nefret sinmişti. Kucaklaşmaları bir savaş, orgazmla...


“Biz maddeye hükmediyoruz çünkü zihne hükmedemiyoruz. Gerçeklik kafanın içindedir.”


İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.


''Neden öldürdün onu?'' diye sordu.
''Öldürmedim ki. Yani fiziksel olarak öldürmedim.''


Ustaya sormuşlar; her şeyi kaybettik ne yapacağız? Üstat cevap vermiş; çay koy, yeniden başlayacağız.


Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa; gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder.


Zulüm ve işkenceye kıllarını kıpırdatmadan seyirci kalan eğitimli kişiler; körlükleriyle mi aşağılıktır, yoksa vicdanlarıyla mı, bilinmez.


İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.


Peki, bu durum, Doğa’nın bir yasası mıdır? Ülkemiz, topraklarında yaşayanlara düzgün bir hayat sunamayacak kadar yoksul mudur? Hayır, yoldaşlar, asla! İngiltere toprakları bereketlidir, havası suyu iyidir yurdumuz, bugün bu ülkede yaşayan hayvanlardan çok daha fazla bol yiyecek sağlayabilir.


Sonunda, Clover, "Gözlerim artık iyi görmüyor," dedi. "Gerçi gençken de doğru dürüst okuyamazdım ya. Ama bana öyle geliyor ki, yazılarda bir değişiklik var. Yedi Emir eskisi gibi duruyor mu, Benjamin?" - George Orwell - Hayvan Çiftliği


İnsan'a karşı savaşırken sonunda ona benzememeliyiz. Onu alt ettiğiniz zaman bile, onun kötü alışkanlıklarını benimsemeye kalkmayın. Hiçbir hayvan asla bir evde yaşamamalı, yatakta yatmamalı, giysi giymemeli, içki ve sigara içmemeli, paraya el sürmemeli, ticaretle uğraşmamalı. İnsan'ın bütün alışkanlıkları kötüdür. Ve en önemlisi, hiçbir hayvan kendi türünden olanlara zorbalık etmemeli. Güçlüsü güçsüzü, akıllısı akılsızı, hepimiz kardeşiz. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmemeli. Bütün hayvanlar eşittir.


Bay Pilkington, tam önceden hazırladığı anlaşılan zekice bir espri yapacaktı ki, gülmesini tutmayınca konuşmasını kesmek zorunda kaldı. Tombul yanakları mosmor kesilinceye kadar kahkahalar attıktan sonra, espriyi patlattı: "Sizler aşağı kesimlerden hayvanlarınızla uğraşmak zorundaysanız," dedi, "bizler de bizim aşağı sınıflardan insanlarımızla uğraşmak zorundayız!" Espri, masayı kahkahaya boğdu.


"Gerilimli anlarda insanın bir dış düşmana karşı değil de,hep kendi bedenine karşı savaştığını fark ediyordu".


Her gün, her saat hayata dört elle sarılmak, gelecekten yoksun olduğunu bile bile günübirlik yaşamayı sürdürmek, tıpkı hava olduğu sürece nefes almayı bırakamamak gibi karşı konulmaz bir içgüdüydü.


Bu, partiye indirilmiş bir darbeydi. 
Sevişmek, siyasal bir eylemdi..


"İyi romanlar korkutulmamış insanların kaleminden çıkar." 


"Bütün savaşlarda böyledir;askerler çarpışır,gazeteciler bağrışır ve palavracı yurtseverlerin hiçbiri propaganda gezilerinin dışında,cephedeki siperlere yanaşmaz bile." 


"Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir!"
Bütün kitaplar eșittir ama bazı kitaplar öbürlerinden daha eșittir.


“Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de, tüm hayvanların efendisidir.”


Artık saf aşık ya da tutku söz konusu değildi. Hiçbir duygu saf olamıyordu, çünkü her şeye korku ve nefret sinmişti. Kucaklaşmaları bir savaş, orgazmlarıysa bir zafer olmuştu. Bu, partiye indirilmiş bir darbeydi. Sevişmek siyasal bir eylemdi.


Kimsenin iktidarı sonradan bırakmak amacıyla ele geçirmediğini biliyoruz. İktidar bir araç değil, bir amaçtır. Kimse devrimi korumak için diktatörlük kurmaz; diktatörlük kurmak için devrim yapar. Zulmün amacı zulümdür. İşkencenin amacı işkencedir. İktidarın amacı iktidardır. Şimdi anlamaya başladın mı beni?
Bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar, ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler.”


Tüm sorunlarımızın yanıtı burada. Tek bir sözcükte özetlenebilir: İnsan.


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz