Güzel Sözler
Mobil uygulaması yayında
Ücretsiz

Canan Tan Sözleri

Sayfa İçeriği: Canan Tan Sözleri, Canan Tan Sözleri Resimli, Anlamlı Canan Tan Sözleri, Canan Tan Sözleri Facebook, Canan Tan Aşk Sözleri, Canan Tan Sözleri 2020, Canan Tan Sözleri Özlü

Ankara doğumlu olan yazar Canan Tan Sözlerini sizler için bir araya getirdik. Sizler de hoşunuza giden Anlamlı Canan Tan Sözlerini Twitter, Facebook gibi hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.

Canan Tan Sözleri

Editörün Seçimi: Ömür boyu süren hasretler vardır. Ne yaşarsa yaşasın bir yanı eksik kalır insanın. (Canan Tan)


”Sen birini seversin ama o senin varlığından bile haberi yoktur…”


Çalacağın kapının ardında, görmeyi umduğun kişi yok artık!


"Yüreğim seni çok sevdi
O yürek taLan
O yürek yangın yeri
O yürek seni istiyor
Bir tek seni.."


Seni tanıyamıyorum artık derken ne kadar da haklıydın. Ben de seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım. - Piraye


En acısı da ne biliyor musun?
"Aslında sana hiç sahip olamadığımı, seni
kaybettiğimde anlamış olmam."


Uzaklaştığını sanma. Anladım ki, insan kendisinden taşınamıyor...


”Sen tüm şatafatlı tanımlardan sıyrılıp en doğal halinle yaramazlık yapan çocuklar gibi boynunu bükmüş bağışlanmayı beklerken, ben sana aşık oldum !”


Büyük acılarla yara almış insanlara,
‘Zaman her şeyin ilacıdır.’ lafı küfür gibi gelir.”


Aşık olmanın bir yatkınlık, hatta yetenek gerektirdiğine ve nedense, bu yeteneğin bende bulunmadığına inanıyordum o zamanlar.


Küçücük bir mutluluk istiyorum. O kadar küçük olsun ki, Ístemesin kimse benden onu..


Fiziksel bir engeliniz var mı sorusu içime dokunmuştu nedense. Yok dedim, yalnızca kalbim kırık.


En büyük yol göstericin, kendi aklın.


Biliyorum, imkânsız aşk bu ama hükmedemiyorum kendime.. Çünkü, yüreğim seni çok sevdi !


Karşısındakini boğmadan, bunaltmadan, özgürlüklerini kısıtlamadan da sevemez mi insan? / Canan Tan


"Her şey yolundayken temiz kalmak kolay; önemli olan, olumsuzluklar karşısında da güçlü durabilmek."


Mesela sen şimdi gelip bana “Seni seviyorum” desen, üşenmeden bir yaşıma daha girerim.


Sen birini seversin ama o senin varlığından bile haberi yoktur…


”Dün gökyüzüne bir avuç yıldız fırlattım. Karanlığında aydınlığım olsun diye. Şimdi sensizliği kalbime fırlatıyorum, bıraktığım yerden dönesin diye.”


”Evet bitti, zor oldu ama bitti…Neden bitti biliyor musun? İnanmaya gücüm kalmadığı için bitti. İncittiğin yerler daha geçmedi diye bitti. Senden vazgeçmem sandığın için bitti. Uğruna gösterdiğim sabrı anlamadığın için bitti. Zerre kadar değişmeyeceğin için bitti.”


”Bahardı sevgilim bahardı ve bahtiyar olmak için. Toprakta, havada, suda, her şey vardı sevgilim. Her şey hazırdı. Her şey vardı.” (Piraye Romanından)


”Yüreğimin gölgeli, kuytu bir köşesinde: kendi seçtiğim yolda yürüyor olsaydım.” (Piraye Romanından)


Sabrı burada öğrendim ben,
Küçücük sevinçlerle avunmayı da…


“Sen birini seversin ama o senin varlığından bile haberi yoktur…”


Evlilik dedikleri bu işte. Kimine cennet, kimine göre iki kişilik hücre.


”Sen tüm şatafatlı tanımlardan sıyrılıp en doğal halinle yaramazlık yapan çocuklar gibi boynunu bükmüş bağışlanmayı beklerken, ben sana aşık oldum !”


“İyiyle kötüyü, siyah ve beyaz gibi, keskin çizgilerle kim ayırabilmiş ki? Siyahın içinde biraz beyaz, beyazınkinde de siyah yok mudur? Hem, yaşamın başka renkleri de var. Sorun, onları görebilmek ya da siyahla beyaz arasında çakılı kalmakta. Bu aşamayı gerçekleştirmeyi başaranlara “mutlu insan” diyorlar…”


Biliyorum, imkansız aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime..." demişti Murat. "Çünkü, Yüreğim Seni Çok Sevdi!..." Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını. "Yüreğim seni çok sevdi o yürek talan o yürek yangın yeri o yürek seni istiyor bir tek seni..


Hep bir adım önde oldum benden, hep! Senden öcümü aldığımı düşündüğüm anda bile benden öndeydin. İşte gene karşıma geçmiş' Nasıl istersen öyle olsun' diyorsun. 'ama ben de sana öyle bir ceza veririm ki... ' Verdin! Bu yükle yaşamak cezaların en büyüğü değil mi? Senin ölümündeki payımı düşündükçe, nasıl soluk alabilirim ben? Yaşama nasıl umutla bakabilirim artık? Kendinle beraber beni de öldürdün Haşim.


"Söylediğin kadar kolay mı sanıyorsun? Güçlü olmak, ayakta kalabilmek... Yıkılmayı kim ister ki? Herkes aynı yapıda değil. Hafif bir yel sürükler bazısını; bir diğeri, en amansız fırtınalara bile karşı koyabilir... "


"Seni tanıyamıyorum artık derken ne kadar da haklıydın. Ben de seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım."


Giderken bana en çok koyan, "Seni tanıyamamışım" sözündü. Ben; senin için kendisinden vazgeçen, hayatta herkesi her şeyi karşısına alan, senin için geceleri dost, gündüzlere düşman olan, kendi akıttığı gözyaşında boğulan, hiçbir karşılık beklemeden seven, onca acıya üzüntüye rağmen pes etmeden bekleyen, tek bir gözyaşına dünyayı karşına alacak olan, bir tarafa saçının telini, diğer tarafa dünyayı koyacak olsalar o tek bir saç telini sececek kadar seven İNSAN'DIM... Tanıştığımıza memnun oldum. Peki ya SEN, SEN KİMSİN? - Piraye


Düşünüyorum da, ilk günkü acı aynı gücüyle kalsa, hiç kimse yaşayamazdı herhalde.


Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin!


Yalnız değil de yapayalnız olduğunu hissettiğin zamanlarda yaşadın mı hiç? Çevrende kimse yokken yalnızsındır. Yaşamanın ıssızlığında kimsesiz kalmaksa, bambaşka bir duygu. Yapayalnızlık budur işte.


Birinde kül olduysan, bir başkasını ısıtamazsın.


"Seni çok üzdüler ,değil mi ?"


Bizler çağdaş düşünceli insanlarız.


Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum.


Beni bu halimle görmesin diye, başımı omzuna gömüyorum Haşim'in. Ondan kaçmak isterken, ona sığınmak gibi bir çelişkiye düştüğümü bile bile. . .


Sevdiğini özgür bırak, döner gelirse senindir ­; dönmezse, zaten hiçbir zaman senin olmamıştır


Yeşile çalan gözlerin elaya dönüştüğü mevsimdir eylül.


Hiç kimse öylesine girmiyor hayatımıza. Kimileri ceza,kimileri bela, kimileri imtihan,kimileri ise armağan. Laedri


Kabul etmeliyiz ki aşktan meşkten çoktan vazgeçti Türk kadını.


”Yazgıya bile kafa tutacak kadar yürekli.”


”Benim yazgım kendi çizeceğim yoldur.”


”Kızıl saçlıymış Piraye. Kendimi, keşke ben de kızıl saçlı olsaydım, diye hayıflanırken yakaladım kaç kez.” 


”Gündüzün cıvıltısı, gecenin sükûnetine devrediyordu nöbeti.”


Benim günlerden beklediğim kadar
Günler de benden bir şeyler bekler
Fakat heyhat
Benim günlere verdiklerimi
Onlar bana
Asla veremeyecekler.


Düşünmek ayrı şey, duymak ayrı…


İçine gömdüklerini dışarıya ver diye…Orada kalırlarsa zehirleyeceklerdi seni.


Kör bir kuyunun dibine vardıktan sonra, yitirilecek hiçbir şey kalmadığı bilinci, umulmadık bir güç veriyor insana.


Bir gün geliyor, erken doğduğuna lanet ediyor insan


Gözlerim gökkuşağının yedi rengine hasret Dokunsalar tel tel dağılacak yüreğim.. Beynimse çoktan yükünü almış..Darmadağın 


Ömür dediğin üç gündür Dün geldi geçti, yarın meçhuldür


Kiminle konuşacağımı buldum sonunda. Sabırla dinleyecek, dinlerken ne söylersem söyleyeyim beni ayıplamayacak, içten içe kınamayacak biricik sırdaşım, deniz oldu..En Son Yürekler Ölür – Canan Tan..


Kendi kendine konuşmak!


Sen, gözlerinden ateşler saçarak, zehirli oklarını bana yöneltirken, ben sana âşık oldum Nehir.


Hayatım Aziz Nesin öykülerini okumakla geçti. Bu mizahi yönümün, bendeki edebiyat tutkusuyla buluşması kaçınılmazdı.


Odalara kilitledim hasretini. Sen koktu odalar.


Hayalimdeki meslek gazetecilikti.


Yüreğim seni çok sevdi, o yürek talan, o yürek yangın yeri, o yürek seni istiyor, bir tek seni.


Sen, gözlerinden ateşler saçarak, zehirli oklarını bana yöneltirken, ben sana âşık oldum.


Fiziksel bir engeliniz var mı sorusu içime dokunmuştu nedense. yok dedim, yalnızca kalbim kırık. / Canan Tan


Biliyorum, imkânsiz aşk bu ama hükmedemiyorum kendime. Çünkü, yüreğim seni çok sevdi ! / Canan Tan


Allah erkeğe altını haram kılmıştır, neden mi? Çünkü erkeğe yakışan tek mücevher, kadındır.


''Beyindekiler silinir ama yürektekiler asla!''


İstanbul' da yaşamak zor, derler ya... Ama, İstanbul' u yaşamak doyumsuz bir güzelliktir


Sevdiğini özgür bırak, döner gelirse senindir ­; dönmezse, zaten hiçbir zaman senin olmamıştır.


Beni bu halimle görmesin diye, başımı omzuna gömüyorum Haşim’in. Ondan kaçmak isterken, ona sığınmak gibi bir çelişkiye düştüğümü bile bile.


Kış ortasında, güneş bile iliklerine kadar üşürken, bütün güzelliğiyle açıveren bir kardelen. Umudun çiçeği…


Hiç şiir yazmıyor musun sen artık? Acı acı güldü.  Yazdığım en güzel şiir “SENDİN” dedi.


Yüreğim seni çok sevdi, O yürek talan, o yürek yangın yeri, O yürek seni istiyor, Bir tek seni.


Sen tüm şatafatlı tanımlardan sıyrılıp en doğal halinle yaramazlık yapan çocuklar gibi boynunu bükmüş bağışlanmayı beklerken, ben sana aşık oldum !


”En büyük yol göstericin, kendi aklın.”


”Ah babacığım! Tiyatronun nasıl farklı bir dünya olduğunu bilebilseydin.”


”Büyük acılarla yara almış insanlara ‘zaman her şeyin ilacıdır’ lafı küfür gibi gelir.”


Ne benim sözüm geçer bu iklimde ne de senin. Böyle gelmiş böyle gider, son söz töre’nin.


Sen kördün, göremedin. Beriki dilsiz! Dillendiremedi yüreğindeki talanı. İkiniz… El ele… Göremediklerinizi, dillendiremediklerinizi sonsuza dek suskun kalmaya mahkum ettiniz.


”Dün gökyüzüne bir avuç yıldız fırlattım. Karanlığında aydınlığım olsun diye. Şimdi sensizliği kalbime fırlatıyorum, bıraktığım yerden dönesin diye.”


“Sizin hiç babanız öldü mü
Benim bir kere öldü,kör oldum
Yıkadılar,aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu,kör oldum”


"Önce sıradanları yaşayacaksın ki, gerçek olanı anlayabilesin."


''Susmak çürütülmesi en güç silahtır. İnsanların söyleyemedikleri bazı sözlerin içinde, söylediklerinden daha çok gerçek vardır.''


Söylediğin kadar kolay mı sanıyorsun? Güçlü olmak, ayakta kalabilmek... Yıkılmayı kim ister ki? Herkes aynı yapıda değil. Hafif bir yel sürükler bazısını; bir diğeri, en amansız fırtınalara bile karşı koyabilir. - Eroinle Dans


Kendince tanrılaştırdığın tapınmaktan gurur duyduğun putların gerçekte basit birer taş parçası olduğunu ne zaman kavrayacaksın.


Ah babacığım! Tiyatronun nasıl farklı bir dünya olduğunu bilebilseydin.


Dün gökyüzüne bir avuç yıldız fırlattım. Karanlığında aydınlığım olsun diye. Şimdi sensizliği kalbime fırlatıyorum bıraktığım yerden dönesin diye.


Kış ortasında, güneş bile iliklerine kadar üşürken, bütün güzelliğiyle açıveren bir kardelen. Umudun çiçeği...


"Telepatiye inanırım... İlk karşılaştığınız birini ya seversiniz ya da yıldızlarınız barışmaz. Sevdiğiniz kişi de sizi sever, hoşlanmadıysanız eğer, o da sizden hoşlanmamış demektir."


"En koyu umutsuzlukların içinde bile küçük de olsa bir UMUT vardır."


Dışarıdakiler mi daha deli, yoksa içeridekiler mi? Bence dışarıdakiler! Her günün "bayram" olduğunun farkında bile değiller...


Hesap kitap bilmez çocuklar. Sevgi vardır küçücük dünyalarında, nefretle tanışmamışlardır henüz. Su gibi saf, berrak ve katkısız ışık saçarlar çevrelerine.


Sevdaya kanatlanmış yüreğinin sıcağından alıyordu gücünü. Yenemeyeceği hiçbir zorluk yoktu, yeter ki Mustafa hep yanında olsundu.


”Eski gülüşlerimi arıyorum. En saf, en temiz, en tasasız çocuk gülüşlerimi. Göğe uzanan ulu bir masal ağacının tomurcuklarında asılı kalmışlar. Erişemiyorum.” 


“Söylediğin kadar kolay mı sanıyorsun? Güçlü olmak, ayakta kalabilmek… Yıkılmayı kim ister ki? Herkes aynı yapıda değil. Hafif bir yel sürükler bazısını; bir diğeri, en amansız fırtınalara bile karşı koyabilir… ”


Biliyorum, imkânsız aşk bu ama hükmedemiyorum kendime..
Çünkü, yüreğim seni çok sevdi!


Telepatiye inanırım… İlk karşılaştığınız birini ya seversiniz ya da yıldızlarınız barışmaz. Sevdiğiniz kişi de sizi sever, hoşlanmadıysanız eğer, o da sizden hoşlanmamış demektir.


Herkes aya benzer, kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.


Küçücük bir mutluluk istiyorum. O kadar küçük olsun ki, İstemesin kimse benden onu.


Yavaş yavaş bitiş çizgisine yaklaşıyorlardı. Yeni başlangıçların bedelini, ayrılık olarak ödeyeceklerdi; bu kaçınılmazdı…


Ne benim sözüm geçer bu iklimde ne de senin. Böyle gelmiş böyle gider, son söz töre’nin.


Sen de Yorum Yap veya Sözünü Yaz